PÖRSÜK ile Oluşan Kelimeler (PÖRSÜK Kelime Türetme)

PÖRSÜK harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. PÖRSÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Pörsük kelimesinin anlamı nedir? Pörsük ile başlayan kelimeler. İçinde pörsük olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

PÖRSÜK19

5 Harfli Kelimeler

KÖPRÜ17

4 Harfli Kelimeler

ÖRÜK12

3 Harfli Kelimeler

ÖRÜ11, KÖS10, ÖRS10, SÖR10, KÜP9, KÖR9, ÖRK9, PÜR9, KÜS6, KÜR5

2 Harfli Kelimeler

ÜS5

KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)

[isim]

  • İyi bakım ve ilaç tedavisi

    Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner

  • Özel tedavi yöntemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kür yapmak

[sıfat]

  • İnatçı, hırslı (adam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürünü kırmak
  • kürünü öldürmek

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

KÜS

[sıfat]

  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.

KÜP

[isim]

  • Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap

    Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi. - Haldun Taner

[argo]

  • Sarhoş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küpe dönmek
  • küp gibi
  • küplere binmek
  • küpünü (veya küplerini) doldurmak

Birleşik Kelimeler: akıl küpü, altın küpü, boyacı küpü, dert küpü, sır küpü, sinir küpü, yağ küpü

[isim]

[matematik]

  • Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen, mikâp

    Tavla zarı küp biçimindedir.

  • Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma
  • Bu biçimdeki nesne
  • Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi
  • Bir sayının üçüncü kuvveti: (43)=4x4x4=64

Birleşik Kelimeler: küpkök, küp şeker, birimküp, metreküp

KÖR (Kelime Kökeni: Farsça kūr)

[sıfat]

  • Görme engelli
  • Keskinliği yeterli olmayan

    Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[mecaz]

  • Az aydınlık veren

    Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu. - Mahmut Yesari

[mecaz]

  • Kötü

    Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan

    Kör sokak.

[mecaz]

  • Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan

[mecaz]

  • Duyarlığını yitirmiş

    Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kör değneğini beller gibi
  • köre renkten bahsolunmaz
  • kör görmez, sezer
  • kör itin öldüğü yer
  • kör kör parmağım gözüne
  • kör kurttan bile vazgeçmemek
  • körler mahallesinde ayna satmak
  • körler memleketinde şaşılar padişah olur
  • körle yatan şaşı kalkar
  • kör olası (veya olasıca veya olsun)
  • kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur
  • kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın
  • kör satıcının kör alıcısı olur
  • körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz
  • körün taşı

Birleşik Kelimeler: körağaç, kör alan, kör baca, kör bağırsak, kör boğaz, kör çapa, kör dövüşü, kör duman, kördüğüm, körebe, kör fare, kör hat, kör kadı, kör kandil, kör kaya, kör köstebek, kör kurşun, kör kuyu, körkütük, kör nişancı, kör nokta, kör ocak, köroğlu, kör sıçan, kör şans, kör şeytan, kör talih, kör tapa, kör topal, kör uçuş, kör yılan, körü körüne, bakar kör, elinin körü, gecenin körü, renk körü, üstünkörü, sabahın körü

ÖRK

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük

PÜR (Kelime Kökeni: Farsça pur)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Dolu (II)

[isim]

[halk ağzında]

  • Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları

KÖS (Kelime Kökeni: Farsça kūs)

[isim]

[eskimiş]

  • Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kös dinlemek

Birleşik Kelimeler: kös kös

ÖRS

[isim]

  • Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç

    Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. - Yaşar Kemal

  • Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı gereci

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örs ve çekiç arasında kalmak

Birleşik Kelimeler: örs kemiği

SÖR (Kelime Kökeni: Fransızca soeur)

[isim]

  • Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın
  • Katolik mezhebinde dinle ilgili bir yükümlülük almayan ancak din uğruna hemşirelik, hasta bakıcılık vb. işlerde çalışan kadın

[isim]

  • İngiliz soyluluk unvanı

ÖRÜ

[isim]

  • Örme işi

[halk ağzında]

  • Yama olarak yapılan örgü

[halk ağzında]

  • Tarlalarda sele karşı taştan yapılmış set

[isim]

[halk ağzında]

  • Otlak

Birleşik Kelimeler: besi örü

ÖRÜK

  • Kendi ipiyle onarılmış kısım

    Eğer örük varsa artık paltonun bizimkine ait olduğuna hükmederim. - Burhan Felek

[halk ağzında]

  • Saç örgüsü

KÖPRÜ

[isim]

  • Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı

    Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı. - Orhan Seyfi Orhon

[mecaz]

  • İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey

    Annesinin yalnız onunla değil hiç kimseyle bir köprüsü yoktu. - Murathan Mungan

[denizcilik]

  • Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri

[spor]

  • Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum, güreşçi köprüsü

[spor]

  • Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durumu

[tıp]

  • Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • köprüden (veya köprüyü) geçinceye kadar ayıya dayı derler
  • köprü kurmak
  • köprüleri atmak
  • köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti)

Birleşik Kelimeler: köprüaltı çocuğu, köprübaşı, Köprübaşı, köprü üstü, köprü yol, asma köprü, küçük köprü, panel köprü, güreşçi köprüsü, hava köprüsü, kaptan köprüsü, sırat köprüsü, yaya köprüsü

PÖRSÜK

[sıfat]

  • Gevşeyip sarkmış, yıpranmış

    Beni yanımdaki pörsük, sarışın yüze bağlayan başka ortak hatıralar da var. - Halide Edip Adıvar