PREZERVATİF Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
PREZERVATİF harflerini içeren 4 harfli 61 kelime bulunuyor. 4 harfli PREZERVATİF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
FEVT16,
ERAT (Kelime Kökeni: Türkçe er + at)
- Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad
- Erler
ETER (Kelime Kökeni: Fransızca éther)
- Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
- Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
- Bir tür organik yağ çözücü
İRAT (Kelime Kökeni: Arapça īrād)
-
Gelir
Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Gelir getiren mülk
Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu. - Ömer Seyfettin
- Söyleme
Ata Sözleri ve Deyimler
- irat etmek
Birleşik Kelimeler: iradımesel
İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)
-
Eğreti, ödünç
Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa
- Eğreti verme, ödünç verme
RATE (Kelime Kökeni: Fransızca raté)
-
Başarısız
Bunlar hâlâ kokmuş ve rate bir romantizmi önümüze sürüyorlar. - Asaf Halet Çelebi
-
Yaşlı, verimsiz, geçimsiz (kimse)
Kaldı ki dikkat edilince görülür ki, bunlar gençliklerinde de olumlu bir şeyler verememiş olan ratelerdir. - Haldun Taner
- Büyük fare
TİRE
-
Dikişte kullanılan pamuk ipliği
Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. - Mahmut Yesari
- Pamuk ipliğinden yapılmış
- Kısa çizgi
- Uzun çizgi
- İzmir iline bağlı ilçelerden biri
TERE (Kelime Kökeni: Farsça tere)
- Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)
Birleşik Kelimeler: çayır teresi, su teresi, yaban teresi
AZİT (Kelime Kökeni: Fransızca azide)
- Azothidrik asit HN3 teki hidrojenin yerine bir kökün geçmesi ile türeyen birleşikler
RİZE
- Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
REZE (Kelime Kökeni: Arapça rezze)
-
Menteşe
Kapının reze tarafına yakın yerinde bir parmak kalınlığında bir çatlak gözüme ilişti. - Peyami Safa
-
Kapıyı içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen
Gece yağan yağmurdan rezeler şişmiş mi şişmiştir. - Salâh Birsel
TAZE (Kelime Kökeni: Farsça tāze)
-
Bozulmamış, bayatlamamış olan
Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. - Memduh Şevket Esendal
-
Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Yeni, zamanı geçmemiş
Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı
-
Genç kadın
Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- taze ot görmüş eşek gibi
Birleşik Kelimeler: taze fasulye, tazekan, taze para, taze soğan, her dem taze, terütaze
TARZ (Kelime Kökeni: Arapça ṭarz)
-
Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr
Annesi o tarz yaşayıştan hoşlanır mı? - Ahmet Muhip Dranas
-
Bir kimsenin kendine özgü anlatım biçimi
Artık bu tarzda hayat hakları aramanın mevsimi geçtiğini sanıyorum. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Güzel sanatlarda üslup, stil, konsept
Gotik tarzda bir yapı. Nedim tarzında bir gazel.
-
Biçim, yol
Nitekim bugün dünyada ne kadar iyi ressam varsa o kadar da resim yapma tarzı vardır. - Asaf Halet Çelebi
Birleşik Kelimeler: bakış tarzı, hayat tarzı
ZİRA (Kelime Kökeni: Farsça zīrā)
-
Çünkü
Yeter ki şu ikramiyeli çikolatalardan vazgeçiniz. Zira görüyorum ki merakınız günden güne artıyor. - Nazım Hikmet
ZATİ
-
Zaten
Ben zati çarpılmışım, beni bırak da söyle bakalım, nasıl gideceksin dağın tepesindeki köye? - Ayşe Kulin
-
Kendine özgü, kişiye ilişkin, kişisel, özel
Zatî eşya.
- Özünlü
ZAİT (Kelime Kökeni: Arapça zāʾid)
- Çoğaltan, artıran
-
Gereksiz, fazla
Canım bu kadar yeter, fazlası zait. - Sermet Muhtar Alus
- Artı (+)