PREKAMBRİYEN Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

PREKAMBRİYEN harflerini içeren 6 harfli 42 kelime bulunuyor. 6 harfli PREKAMBRİYEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

PEYNİR12, EPRİME11, MERKEP11, BİRYAN10, BAKİYE10, ENBİYA10, KANEPE10, BİNMEK9, BARMEN9, KAMBER9, MİNBER9, MEYANE9, MAKBER9, NİAMEY9, YEMENİ9, YENMEK9, YERMEK9, BANKER8, BAKİRE8, BERRAK8, ERBAİN8, EKABİR8, ENBERİ8, KİNAYE8, KABİNE8, RAKİBE8, REİBER8, YERİNE8, ANEMİK7, ERMENİ7, ERİMEK7, ERİNME7, KİRMEN7, KAMERİ7, KERİME7, KERMEN7, KEMANE7, KEMANİ7, MİNARE7, MAKİNE7, ARKEEN6, KARİNE6

ARKEEN (Kelime Kökeni: Fransızca archéen)

[isim]

[jeoloji]

  • Kambriyumlardan önce oluşan en eski yer katı

KARİNE (Kelime Kökeni: Arapça ḳarīne)

[isim]

[eskimiş]

  • Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu
  • Belirti

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karine ile anlamak

ANEMİK (Kelime Kökeni: Fransızca anémique)

[sıfat]

[tıp]

  • Kansız

    Kafa işlerimizin anemik bir soluklukta oluşunda yemeğe düşkünlüğümüzün rolü sanıldığından daha fazladır. - Haldun Taner

ERMENİ

[isim]

  • Ermenistan'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan halk veya bu halktan olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • Ermeni gelini gibi kırıtmak

ERİMEK

[nesnesiz]

  • Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek

    Şeker suda erir.

  • Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek

    Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Dokumalar aşınıp incelerek dağılmak

[mecaz]

  • Çok zayıflamak

    Günden güne eriyen Kerime'yi, o tek kardeşimi kurtarabilirim ümidiyle size koştum. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Utancından çok sıkılmak

[mecaz]

  • Yok olmak, bitmek, tükenmek

    Güzel hayatımız da bir göz açıp kapayışta eridi. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eriyip bitmek
  • eriyip gitmek

Birleşik Kelimeler: erim erim

ERİNME

[isim]

  • Erinmek işi

KİRMEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç

KAMERÎ (Kelime Kökeni: Arapça ḳamerī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Ayla ilgili

Birleşik Kelimeler: kamerî ay, kamerî takvim, kamerî yıl

KERİME (Kelime Kökeni: Arapça kerīme)

[isim]

[eskimiş]

  • Kız evlat

KERMEN

[isim]

[tarih]

  • Kale

KEMANE (Kelime Kökeni: Farsça kemāne)

[isim]

[müzik]

  • Keman ve kemençe yayı

[müzik]

  • Bir tür halk çalgısı
  • Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç

[denizcilik]

  • Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım

Birleşik Kelimeler: kemane balığı, kemane çekme, kabak kemane

KEMANİ (Kelime Kökeni: Farsça kemān + Arapça -ī)

[isim]

[eskimiş]

  • Alaturka müzikte keman çalan kimse

MİNARE (Kelime Kökeni: Arapça menāre)

[isim]

[mimarlık]

  • Camilerde müezzinin ezan okuduğu, sela verdiği, şerefesi olan, çoğunlukla taştan, yüksek ve ince yapı

    Sokak kapısını çalarken minarede akşam ezanı okunuyordu. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • minare de doğru ama içi eğri
  • minare gibi
  • minareyi çalan kılıfını hazırlar
  • minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır

Birleşik Kelimeler: minare boyu, minaregölgesi, minare kırması, şeytanminaresi

MAKİNE (Kelime Kökeni: İtalyanca macchina)

[isim]

[teknik]

  • Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü

    Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu. - Necati Cumalı

  • Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması

    Saatin makinesi. Gramofonun makinesi.

[halk ağzında]

  • Araba, otomobil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • makine çekmek
  • makine gibi
  • makine gibi adam
  • makineyi bozmak

Birleşik Kelimeler: makine dolabı, makine gücü, makine odası, makine parkı, makine yağı, buharlı makine, adres makinesi, alev makinesi, balya makinesi, buhar makinesi, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, çay makinesi, çekiç makinesi, çıpır makinesi, çoğaltma makinesi, daktilo makinesi, dikiş makinesi, diyaliz makinesi, fotoğraf makinesi, hava boşaltma makinesi, hesap makinesi, indükleme makinesi, kahve makinesi, kalandır makinesi, kambura makinesi, kaynak makinesi, kuluçka makinesi, kurutma makinesi, külhan makinesi, nakış makinesi, pastav makinesi, püskürtme makinesi, reşme makinesi, sağım makinesi, sıra makinesi, silme makinesi, silindir makinesi, sürfile makinesi, teksir makinesi, tınaz makinesi, tıraş makinesi, tost makinesi, ücretlendirme makinesi, ütü makinesi, yalan makinesi, yaprak makinesi, yayık makinesi, yazı makinesi, zikzak makinesi

BANKER (Kelime Kökeni: Fransızca banquier)

[isim]

  • Banka sahibi
  • Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse

    Parayı aldıktan sonra harekete geçmediğinden aleyhine banker tarafından dava açılıyor. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • Çok zengin kimse