PREFABRİKASYON Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

PREFABRİKASYON harflerini içeren 5 harfli 247 kelime bulunuyor. 5 harfli PREFABRİKASYON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

PASİF16, FRAPE15, PRAFA15, PARAF15, SOFYA15, AFYON14, SAYFA14, BAFRA13, FİBER13, FORSA13, FARBA13, FASON13, FANYA13, KEYFİ13, KEYİF13, NEFİY13, OFRİS13, RAFYA13, SOFRA13, SİFON13, AFONİ12, ESNAF12, ESBAP12, FİSKE12, FRESK12, FRİSA12, FASKA12, İNSAF12, İSRAF12, KOPYA12, KOFRA12, KAFES12, KESİF12, NEFİS12, PİYES12, PİYON12, POYRA12, RESİF12, SPREY12, SAFRA12, SAFİR12, SAFER12, SAKAF12, SEPYA12, SEFİR12, ARİFE11, AFAKİ11, EFKAR11, ERBAP11, FİRAR11, FİRAK11, FRENK11, FRANK11, FAKİR11, FERİK11, FENİK11, İRFAN11, İNFAK11, KAFİR11, KEFİR11, KEBAP11, NİFAK11, NAFİA11, NEFİR11, PİYAN11, PARYA11, PAYAN11, PAYEN11, PRAYA11, REFİK11, REBAP11, SİNOP11, YAPAK11, APİKO10, AKPAS10, BOYAR10, BOYNA10, BANYO10, BASYA10, ESPRİ10, KOBAY10, KASAP10, NİSAP10, NASİP10, OPERA10, OKAPİ10, POKER10, PİNES10, PARİS10, PRENS10, PARSA10, PASAK10, PERON10, PENİS10, RASPA10, RAPOR10, SİPER10, SARPA10, SAPAN10, SAPAK10, SERAP10, ABOSA9, ABİYE9, AKREP9, BİREY9, BORSA9, BEYİN9, BEYAN9, BAYAN9, İPEKA9, KAPAN9, KEPİR9, NİKAP9, NAKİP9, PARKA9, PARKE9, PANİK9, PERKİ9, PEKİN9, RAKİP9, SOYKA9, YABAN9, YOKSA9, ASABİ8, AYSAR8, ABONE8, BORİK8, BORAN8, BORAK8, BİKES8, BANKO8, BASEN8, BASAR8, BASAK8, BARON8, BAROK8, BESNİ8, BESİN8, BEKAS8, ESBAK8, İSYAN8, KONYA8, KOBRA8, KOYAR8, KESBİ8, ORAYA8, OYNAK8, REYON8, SİYER8, SİYEK8, SİYAK8, SARAY8, SABAN8, SEYİR8, YASAK8, YASİN8, ARİYA7, ARABİ7, AYRAN7, ABANİ7, AKABE7, AKSON7, BİRER7, BİNER7, BİNEK7, BARAN7, BARAK7, BANKA7, BANAK7, BARKA7, BAKİR7, BAKAN7, BEKRİ7, BERRİ7, BEKAR7, ERBAA7, ERBİN7, ENAYİ7, İBARE7, KONSA7, KORSE7, KİBAR7, KARYE7, KENYA7, KABAN7, KABİN7, KABİR7, KAYRA7, KAYAR7, KAYAN7, KEBAN7, KEBİR7, ONİKS7, REAYA7, SONRA7, SONAR7, SOKRA7, YENİK7, YANAK7, YARAK7, YARAN7, YAKİN7, YARAR7, YAREN7, YARKA7, ARSİN6, ASKER6, AKSAN6, ESRAR6, ESRİK6, EROİN6, EKSİN6, ENSAR6, İRSEN6, İSKAN6, KORNA6, KESİN6, KESİR6, NESİR6, NOKRA6, NASİR6, RAKOR6, REKOR6, SİRKE6, SİREN6, SİNEK6, SANKİ6, SARAK6, SAKİN6, SAKAR6, SAİKA6, SERİK6, SERAK6, SENİR6, SERİN6, ARENA5, AKRAN5, ERKAN5, ERKİN5, ERİKA5, EKRAN5, İNKAR5, İKRAR5, KARAR5, KARNE5, KARNİ5, KENAR5

ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)

[isim]

  • Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan

[mecaz]

  • Siyasi çekişmelerin geçtiği yer

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)

[isim]

  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

  • Yol, yöntem

    Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı. - Ömer Seyfettin

[askerlik]

  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp

ERKİN

[sıfat]

  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

ERİKA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Süpürge otu

EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)

[isim]

  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
  • Beyaz perde, görüntülük

[sinema]

[televizyon]

  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran

İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)

[isim]

  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
  • Kabul etmeme, tanımama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek

İKRAR (Kelime Kökeni: Arapça iḳrār)

[isim]

[eskimiş]

  • Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
  • Bildirme
  • Benimseme, onama, kabul, tasdik

    Sükût ikrardan gelir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikrar etmek
  • ikrar vermek

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)

[isim]

[eğitim bilimi]

  • Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
  • Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge

    Ekmek karnesi. Vapur karnesi.

Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi

KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)

[isim]

[kimya]

  • Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap

KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)

[isim]

  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka

    O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık

  • Bir şeyi çevreleyen çizgi
  • Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri

    Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.

  • Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer

    Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Yan

[matematik]

  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri

    Bir üçgenin kenarları.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenar (veya kenarını) bastırmak
  • kenara atmak
  • kenara çekilmek
  • kenarda kalmak
  • kenar gezmek
  • kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz

Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar

ARSİN

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

ASKER (Kelime Kökeni: Arapça ʿasker)

[isim]

  • Orduda görev yapan erden generale kadar herkes

    Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü. - İbrahim Alâeddin Gövsa

  • Askerlik görevi veya ödevi

    Askerden dönmek.

  • Er

    Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor. - Nazım Hikmet

[sıfat]

  • Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli

    Asker adam.

[sıfat]

  • Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan

    Asker millet.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asker çıkarmak
  • askere alınmak
  • askere çağrılmak
  • askere gitmek
  • asker etmek (veya eylemek)
  • asker gibi
  • asker olmak

Birleşik Kelimeler: asker hastanesi, asker kaçağı, asker ocağı, asker tayını, kazasker, serasker, yedek asker, hassa askeri

AKSAN (Kelime Kökeni: Fransızca accent)

[isim]

  • Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği

    Sesi tok, aksanı düzgündü. - Necip Fazıl Kısakürek

[dil bilgisi]

  • Vurgu

Birleşik Kelimeler: aksanı bozuk