POŞUSUZ ile Oluşan Kelimeler (POŞUSUZ Kelime Türetme)
POŞUSUZ harflerinden oluşan 13 kelime bulunuyor. POŞUSUZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Poşusuz kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
7 Harfli Kelimeler
POŞUSUZ21
4 Harfli Kelimeler
POŞU13, OPUS11, PUSU11
3 Harfli Kelimeler
POZ11, PUS9, POS9, SUP9, UZO8
2 Harfli Kelimeler
ŞU6, UZ6, SU4, US4
SU
- Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab
-
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu
Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay
-
Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı
Portakal suyu. Domates suyu.
-
Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı
Çiçek suyu. Gül suyu.
-
Yemeğin sıvı bölümü
Belki de iki bardak turşu suyu içecek. - Sait Faik Abasıyanık
-
Kez
Meyveleri iki su yıka.
-
Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- su almak
- su basmak
- su çekmek
- sudan çıkmış balığa dönmek
- sudan geçirmek
- suda pişmiş
- su dökmek
- su dökünmek
- su etmek
- su gelmek
- su gibi
- su gibi akmak
- su gibi aziz ol!
- su gibi bilmek (veya okumak)
- su gibi ezberlemek
- su gibi gitmek
- su gibi olmak
- su gibi terlemek
- su görmemiş
- su götürür yeri olmamak
- su içinde
- su içinde kalmak
- su iktiza etmek
- su kaçırmak
- su kapmak
- su katılmamış
- su kesmek
- su koyuvermek
- su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
- sular kararmak
- sular seller gibi
- su sabun görmemek
- su uyur, düşman uyumaz
- su vermek
- suya düşmek
- suya göstermek
- suya götürüp susuz getirmek
- su yapmak
- suya sabuna dokunmamak
- suya salmak
- suyu baştan (veya başından) kesmek
- suyu çıkmak
- suyu getiren de bir, testiyi kıran da
- suyu görünce teyemmüm bozulur
- suyu ısınmak (veya kaynamak)
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- suyu mu çıktı?
- suyuna gitmek
- suyun akıntısına gitmek
- suyuna tirit
- suyun başı
- suyunca gitmek
- suyu nereden geliyor?
- suyunu almak
- suyunu çekmek
- suyunun suyu
- suyu seli kalmamak
- su yürümek
- su yüzü görmemiş
- su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
- su yüzüne çıkmak
Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları
- Sutaş
US
-
Akıl
Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- usuna getirmek
Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma
ŞU
-
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz
Bu parayı da şu adrese gönderiver. - Ayla Kutlu
-
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan söz, şurası
Bunu istemem, şunu isterim.
Ata Sözleri ve Deyimler
- şu denli
- şu günlerde (veya sırada)
- şu kadar
- şu kadar ki
- şuna bak!
- şundan
- şunun şurası
- şusu busu
Birleşik Kelimeler: şu açıdan, şu bakımdan, şu bu, şu hâlde, şu takdirde, şu yönden, şu yüzden
UZ
- İyi, güzel
- İşe yatkın, becerikli, mahir
Birleşik Kelimeler: eli uz
- Masallarda az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik tekerlemesinde `uzak` anlamında kullanılan bir söz
Birleşik Kelimeler: uzgören, uzgörür, uz iletişim
UZO (Kelime Kökeni: Rumca)
- Yunan rakısı
PUS
-
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
Ortalığa ilk pus düşer düşmez dönüş saatini sezmiş gibi köy yönüne geçti ve bekledi. - Abbas Sayar
- Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk veya sakıza benzeyen madde
- Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek veya kurt yuvası
- Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun
- Bazen meme başında oluşan kabuk
- İnç
POS
- Gür ve uzun (bıyık)
Birleşik Kelimeler: pos bıyık
SUP (Kelime Kökeni: Fransızca soupe)
- Çikolata ile yapılan bir çeşit tatlı, supangle
OPUS (Kelime Kökeni: Fransızca opus)
- Bestecinin, besteleniş sırasına göre numaralanmış müzik eseri
PUSU
-
Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer
Gözleri ışıl ışıl yanan bir kara kedi gibi pusudaydı. - Kerim Korcan
Ata Sözleri ve Deyimler
- pusuda beklemek
- pusudan çıkmak
- pusu kurmak
- pusuya düşmek
- pusuya yatmak
POZ (Kelime Kökeni: Fransızca pose)
-
Resim ve fotoğrafta duruş
Yastıkları hastaya vereceğim yan oturma pozuna göre dizdim. - Reşat Nuri Güntekin
- Fotoğrafta objektifin açık kaldığı süre
- Fotoğraf makinesinde kullanılan filmde her bir kare
-
Kurum, çalım
Büyük yazar pozlarındalar ama edebiyat dünyası denilen şu dünyanın ne geçmişinden ne şimdisinden haberleri var. - Nezihe Meriç
Ata Sözleri ve Deyimler
- poz kesmek (veya yapmak)
- poz vermek
POŞU (Kelime Kökeni: Farsça pūşī)
-
Kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb.nden yapılmış bir başörtüsü türü, dolama
Ege köylülerinin güneşe karşı başlarına sardıkları renkli iki poşu, bir dizi de deve çanı almıştı. - Necati Cumalı
POŞUSUZ
- Poşusu olmayan