POĞAÇACI ile Oluşan Kelimeler (POĞAÇACI Kelime Türetme)

POĞAÇACI harflerinden oluşan 23 kelime bulunuyor. POĞAÇACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Poğaçacı kelimesinin anlamı nedir? Poğaçacı ile başlayan kelimeler. İçinde poğaçacı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

POĞAÇACI27

6 Harfli Kelimeler

POĞAÇA21, ÇAPACI17, PAÇACI17

5 Harfli Kelimeler

APACI13

4 Harfli Kelimeler

AĞCI15, ÇIĞA15, AĞAÇ14, ÇAĞA14, ÇIPA12, ÇAPA11, PAÇA11

3 Harfli Kelimeler

ÇIĞ14, ÇAĞ13, CAĞ13, AĞI11, COP11, AĞA10, ÇAP10, ACI7, AÇI7

2 Harfli Kelimeler

9, AÇ5

[sıfat]

  • Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

    Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk

  • Yiyecek bulamayan

    Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Gözü doymaz, haris

    Ne aç adam!

[mecaz]

  • Çok istekli, hevesli

    Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu

[zarf]

  • Karnı doymamış olarak

    Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acından kimse ölmemiş
  • acından ölmek
  • aç açık kalmak
  • aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
  • aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
  • aç at yol almaz, aç it av almaz
  • aç ayı oynamaz
  • aç bırakmak
  • aç doymam, tok acıkmam sanır
  • aç doyurmak
  • aç elini kora sokar
  • aç esner, âşık gerinir
  • aç gezmektense tok ölmek yeğdir
  • açın gözü ekmek teknesinde olur
  • açın imanı olmaz
  • açın karnı doyar, gözü doymaz
  • açın koynunda ekmek durmaz
  • açın kursağına çörek dayanmaz
  • açın uykusu gelmez
  • aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
  • aç ile eceli gelen söyleşir
  • aç kalmak
  • aç köpek fırın deler
  • aç kurt aslana saldırır
  • aç kurt gibi
  • aç kurt yavrusunu yer
  • aç ne yemez, tok ne demez
  • aç susuz kalmak
  • aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
  • aç, yanından kaç

Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç

ACI

[isim]

  • Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı

    Acıyı sever.

[sıfat]

  • Tadı bu nitelikte olan

    Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra

  • Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap

    Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem

    İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

  • Çarpıcı, göz alıcı (renk)

[sıfat]

[mecaz]

  • Keskin, şiddetli

    Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal

[sıfat]

[mecaz]

  • Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acı (veya acılar) görmek
  • acı acıyı keser, su sancıyı
  • acı çekmek (veya duymak)
  • acı gelmek
  • acı patlıcanı kırağı çalmaz
  • acısı çıkmak
  • acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
  • acısına dayanamamak
  • acısını almak
  • acısını almak
  • acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
  • acısını çekmek
  • acısını çıkarmak
  • acısını görmek
  • acısı ortaya çıkmak
  • acı söylemek
  • acı vermek

Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı

AÇI

[isim]

[matematik]

  • Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye

[mecaz]

  • Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi

    Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı

[isim]

  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

  • Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
  • Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke

    Cumhuriyetin onuncu yılında ülkemiz demir ağlarla örülmüştü.

[mecaz]

  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]

  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file

[spor]

  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]

  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

AĞA

[isim]

  • Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse

    Sonra köy ağası hazretleri bizim de kıçımıza atacak tekmeyi. - Nazım Hikmet

  • Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
  • Ağabey

    Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm. - Etem İzzet Benice

  • Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san

[sıfat]

[mecaz]

  • Cömert, eli açık

[halk ağzında]

  • Koca

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san

    Yeniçeri ağası. Çarşı ağası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağa borç eder, uşak harç
  • ağanın alnı terlemezse ırgadın burnu kanamaz
  • ağanın eli tutulmaz
  • ağanın gözü ata tımardır
  • ağanın gözü öküzü semiz eder
  • ağanın gözü, yiğidin sözü
  • ağanın malı çıkar, uşağın canı

Birleşik Kelimeler: ağababa, ağabey, ağa kapısı, ağa yamağı, ak ağa, hacıağa, hıyarağa, iç ağa, silahtar ağa, acemi ağası, alkış ağası, çarşı ağası, eyyam ağası, hadım ağası, harem ağası, hıyarağası, kahve ağası, kantar ağası, kapı ağası, kızlar ağası, kolağası, köy ağası, tatar ağası, yalı ağası, yeniçeri ağası

ÇAP

[isim]

  • Cisimlerin genişliği, kutur

    Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler. - Ömer Seyfettin

  • Büyüklük

    Gövdesi ise yaklaşık dört karış çapında ve üç karış yüksekliğindeydi. - İhsan Oktay Anar

  • Ölçü, ölçek

    Bir romanım Türkiye çapında ilk kez bu kadar çok okunuyordu. - Adalet Ağaoğlu

  • Yapının veya arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita

[mecaz]

  • Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre

    Dostumuza da düşmanımıza da hürmet etmeyi, onun çapını doğru tayin etmeyi bilmeliyiz. - Necip Fazıl Kısakürek

[matematik]

  • Uç noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çaptan düşmek

Birleşik Kelimeler: açısal çap, dış yarıçap, iç yarıçap, yarıçap, küçük çapta, ufak çapta

[sıfat]

  • Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı

[zarf]

  • Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı bir biçimde

ÇAPA

[isim]

  • Tarlalarda toprağı işlemek için kullanılan ağaç veya demir saplı kazı aracı

    Hiç keser, çapa elinden düşmüyordu, yeri kazıyor kazıyordu. - Muzaffer İzgü

  • Çapalama işi

Birleşik Kelimeler: kör çapa

PAÇA (Kelime Kökeni: Farsça pāçe)

[isim]

  • Pantolon, don, şalvar vb. giyeceklerde bacakların çıktığı aşağı bölüm
  • Kasaplık hayvanların ayağı
  • Bu ayaktan yapılan çorba

Ata Sözleri ve Deyimler

  • paçalarından akmak
  • paçalarından kibarlık akmak
  • paçaları sıvamak
  • paçasından tutup atmak
  • paçasını çekecek (veya toplayacak) hâli olmamak
  • paçası tutuşmak
  • paçayı kaptırmak
  • paçayı kurtarmak (veya sıyırmak)

Birleşik Kelimeler: paça günü, paça kasnak, paçası düşük, bol paça, boru paça, çalapaça, dar paça, duble paça, düz paça, geniş paça, İspanyol paça, yaka paça

AĞI

[isim]

  • Zehir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağı gibi

Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı

COP (Kelime Kökeni: Farsça çūb)

[isim]

  • Kalın, kısa değnek
  • Polislerin kullandığı genellikle lastikten yapılan sopa

ÇIPA (Kelime Kökeni: İtalyanca ceppo)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemilerin dalgalara, akıntılara kapılarak yer değiştirmemesi için suya atılan, zincirle gemiye bağlı bulunan, ucu çengelli ağır demir araç, çipo, demir

[ekonomi]

  • Döviz kurlarını belirlemek için esas alınan ölçü

APACI

[sıfat]

  • Çok acı

    Semra, yüzü apacı, başını kaldırır, çocuğuna bakar. - Necip Fazıl Kısakürek

ÇAĞ

[isim]

  • Zaman dilimi, vakit
  • Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş

    Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır. - Refik Halit Karay

  • Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir

    Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz. - Falih Rıfkı Atay

  • Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun

    İlk Çağ. Orta Çağ. Yakın Çağ. Yeni Çağ.

[jeoloji]

  • Bir katmanın oluştuğu süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çağ açmak
  • çağ atlamak
  • çağı geçmek
  • çağın gerisinde kalmak
  • çağını aşmak
  • çağı yakalamak

Birleşik Kelimeler: çağ dışı, altın çağ, Antik Çağ, Birinci Çağ, Dördüncü Çağ, Eski Çağ, İkinci Çağ, İlk Çağ, Orta Çağ, Üçüncü Çağ, Yakın Çağ, Yeni Çağ, altın çağı, askerlik çağı, atom çağı, büluğ çağı, Buzul Çağı, emekleme çağı, emeklilik çağı, ergenlik çağı, gelinlik çağı, olgunluk çağı, Yontma Taş Çağı

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

AĞAÇ

[isim]

[bitki bilimi]

  • Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki

[sıfat]

  • Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan

    Ağaç tekne.

  • Tahta, kereste

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağaca balta vurmuşlar "sapı bedenimden" demiş
  • ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur
  • ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz
  • ağaca dayanma kurur, adama (veya insana) dayanma ölür
  • ağacı kurt, insanı dert yer
  • ağacın kurdu içinde olur
  • ağaç kökünden yıkılır
  • ağaç meyvesi olunca başını aşağı salar
  • ağaç ne kadar uzasa göğe ermez
  • ağaç olmak
  • ağaçtan maşa olmaz
  • ağaç yaşken eğilir

Birleşik Kelimeler: ağaç arısı, ağaçbalı, ağaç bilimi, ağaç biti, ağaç çileği, ağaçdelen, ağaç ebegümeci, ağaçkakan, ağaç kaplama, ağaç kavunu, ağaçkesen, ağaç kurbağası, ağaç kurdu, ağaçküpesi, ağaç mantarı, ağaç minesi, ağaç mobilya, ağaç nemi, ağaç oyma, ağaç parkı, ağaç sakızı, ağaç sansarı, ağaç serçesi, ağaç yılanı, acı ağaç, akağaç, akçaağaç, başağaç, karaağaç, kızılağaç, kokak ağaç, kokar ağaç, körağaç, top ağaç, ağı ağacı, amber ağacı, aselbent ağacı, avize ağacı, badem ağacı, ban ağacı, bilader ağacı, çayağacı, çivit ağacı, çubuk ağacı, dantel ağacı, darağacı, demir ağacı, ekmek ağacı, gazozağacı, günlük ağacı, hayatağacı, Hint yağı ağacı, hurma ağacı, İdris ağacı, iğ ağacı, ipek ağacı, kâfur ağacı, kâğıt ağacı, kandıra ağacı, karayemiş ağacı, kardeşkanı ağacı, kartal ağacı, katran ağacı, kauçuk ağacı, kene ağacı, kına ağacı, kısmet ağacı, lale ağacı, lastik ağacı, mabet ağacı, mantar ağacı, maya ağacı, mercanağacı, mersin ağacı, meyve ağacı, mum ağacı, Noel ağacı, oya ağacı, öd ağacı, özek ağacı, papaya ağacı, paşa ağacı, pelesenk ağacı, peygamber ağacı, peynir ağacı, porsuk ağacı, sabun ağacı, sakız ağacı, salkım ağacı, sandal ağacı, sapot ağacı, servi ağacı, sıtma ağacı, soyağacı, sütağacı, şeker ağacı, tespih ağacı, tik ağacı, yakı ağacı, yalancı öd ağacı, zamk ağacı