POZİTRON ile Oluşan Kelimeler (POZİTRON Kelime Türetme)
POZİTRON harflerinden oluşan 38 kelime bulunuyor. POZİTRON kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Pozitron kelimesinin anlamı nedir? Pozitron ile başlayan kelimeler. İçinde pozitron olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
POZİTRON17
6 Harfli Kelimeler
İZOTOP15, PROTON12
5 Harfli Kelimeler
PORNO11, PORTO11, ORTOZ10, PİTON10, POTİN10, TONOZ10, PRİNT9, ORİON7
4 Harfli Kelimeler
PRİZ11, OZON9, TİPO9, TRİO5, RİNT4
3 Harfli Kelimeler
POZ11, POT8, ROP8, TOP8, PİR7, TOZ7, TİP7, ZOR7, TİZ6, ZİR6, NOT4, ROT4, TON4, TOR4, TİN3
2 Harfli Kelimeler
İP6, İZ5, ON3, OT3,
İN
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
- Mağara
Ata Sözleri ve Deyimler
- in gibi
- İnsan
Ata Sözleri ve Deyimler
- in cin
- in cin top oynamak
- in cin yok
- in misin, cin misin
İT
- Köpek
-
Değersiz, terbiyesiz kimse
Babaları da zaten itin biri. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- it ağzını kemik tutar
- it değmekle deniz pis olmaz
- it derisinden post olmaz
- it dişi domuz derisi
- ite atsan yemez
- ite ot, ata et vermek
- it gibi çalışmak
- iti an, taşı eline al (veya çomağı hazırla)
- iti ite kırdırmak
- itin ahmağı baklavadan pay umar
- itin götüne (veya kıçına) sokmak
- itin kuyruğunda
- iti öldürene sürütürler
- it ite (buyurur), it de kuyruğuna
- it iti ısırmaz
- it izi at izine karışmak
- it kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış
- itle çuvala girilmez
- itle dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir
- it ölüsü gibi
- it sürü, para kazan
- it sürüsü kadar
- it ulur, birbirini bulur
- it ürür, kervan yürür
Birleşik Kelimeler: itayağı, itboğan, itburnu, it canlı, it dalaşı, itdirseği, it elli, it hıyarı, it kopuk, itkuyruğu, itoğluit, it üzümü, ekin iti
Tİ
- Bir tören sırasında, askerleri bir araya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı tiz ses
Ata Sözleri ve Deyimler
- tiye almak
Birleşik Kelimeler: ti borusu, ti işareti
- Titan elementinin simgesi
TİN
- Ruh
- Birtakım fizikötesi kurucularının, gerçeği ve evreni açıklamak için her şeyin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsedikleri madde dışı varlık
ON
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı
- Dokuzdan bir artık
Ata Sözleri ve Deyimler
- on defa (veya kere)
- on parmağı boğazında olmak
- on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
- on parmağında on kara
Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü
OT
-
Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler
Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. - Aka Gündüz
-
Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle doldurulmuş
Ranzalardan birinin üst yatağında bir ot şilte üzerinde, soyunmadan uzanan ve iki eli ensesinin altında düşünen ben. - Necip Fazıl Kısakürek
- Zehir
- İlaç
- Esrar
Ata Sözleri ve Deyimler
- ot gibi
- ot gibi yaşamak
- ot tutunmak
- otu çek köküne bak
- ot yoldurmak
Birleşik Kelimeler: otobur, otyiyenler, acı ot, karacaot, sütlü ot, abdestbozan otu, adamotu, ağı otu, ağızotu, altın otu, andız otu, ardıç otu, avcı otu, ayrık otu, bağırsak otu, balık otu, bambul otu, ban otu, basur otu, beşparmak otu, bit otu, boğan otu, boy otu, burun otu, canavar otu, ciğer otu, çalgıcı otu, çayır otu, çiriş otu, çivit otu, çöreotu, çörek otu, dağ dalak otu, dalak otu, danakıran otu, deli otu, dereotu, dilotu, diş otu, dolama otu, dolma otu, domuz ayrık otu, domuz otu, dulaptal otu, dulavrat otu, eğir otu, eğrelti otu, engerek otu, esrar otu, eşek otu, evliya otu, fare otu, fıtık otu, gebre otu, gelin otu, geyik otu, göbek otu, güzelavrat otu, hamam otu, hasır otu, horozcuk otu, İdris otu, imparator otu, kabakulak otu, kanarya otu, kandıra otu, kan otu, kartallı eğrelti otu, kasık otu, kaşık otu, kedi otu, kelebek otu, kene otu, kıl otu, kırlangıç otu, kokulu çayır otu, kovan otu, koyun otu, kuduz otu, kum otu, kurbağa otu, kurşun otu, kuş otu, küstüm otu, limon otu, lohusa otu, marsıvan otu, mayasıl otu, melek otu, mercan otu, meyhaneci otu, misk otu, mübarek otu, nevruz otu, nezle otu, oğul otu, Oltu otu, ökse otu, öksürük otu, ölmez otu, pamuk otu, panzehir otu, pelin otu, pire otu, pisik otu, pisipisi otu, sabun otu, sakar otu, sancı otu, sarımsak otu, sedef otu, selam otu, semizotu, sıçanotu, sıraca otu, siğil otu, sinir otu, solucan otu, sökü otu, süpürge otu, süt otu, şerbetçi otu, şeytan otu, şifa otu, tarak otu, taşkıran otu, tavşancıl otu, turp otu, tükürük otu, türüz otu, tüylü dalak otu, uyuz otu, yakı otu, yapışkan otu, yara otu, yavşan otu, yoğurt otu, yüksük otu, zemberek otu, zembil otu, ciğer otları, sinir otları
RİNT (Kelime Kökeni: Farsça rind)
-
Gönül eri
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde. - Yahya Kemal Beyatlı
- Sarhoş, ayyaş kimse
NOT (Kelime Kökeni: Fransızca note)
-
Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın. - Reşat Nuri Güntekin
- Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece
- Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı
Ata Sözleri ve Deyimler
- not almak
- not atmak
- not düşmek
- not etmek
- not kırmak
- not tutmak
- notunu vermek
- not vermek
Birleşik Kelimeler: dipnot, geçer not, geçmez not, sonnot, tam not, ders notu, el notu
ROT (Kelime Kökeni: İngilizce rod)
- Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk
TON (Kelime Kökeni: Fransızca tonne)
- Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı
- Bin kilogramlık ağırlık birimi
- İnsan veya çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi
-
Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması
Bunun farkında olmadan, üstelik de hiç istemeden içli bir tonla söylemiş olacağım. - Haldun Taner
-
Bir rengin koyuluk veya açıklık derecesi
Siyah ve beyazın tonlarını son derece hünerle kaynaştırır. - Yusuf Ziya Ortaç
- Ses titreşimlerinin yükselip alçalması, titrem
Birleşik Kelimeler: anlatım tonu
TOR
- Sık gözlü ağ
-
İşe alışkın olmayan, yabani
Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi - Ali İzzet Özkan
- Toy, acemi kimse
- Olgunlaşmamış, ham
- Çekingen, utangaç
- Bir dairenin kendi düzleminde bulunan fakat merkezinden geçmeyen bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan cisim
TRİO (Kelime Kökeni: İtalyanca trio)
- Üçlü
İZ
-
Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
Cinayet izleri.
-
Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
O çağ uygarlığından iz kalmadı.
- Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit
Ata Sözleri ve Deyimler
- iz bırakmak
- izi belirsiz olmak
- izinden yürümek
- izine basmak
- izine dönmek
- izine düşmek
- izine uymak
- izini düşürmek
- izini kaybetmek
- izi silinmek
- iz sürmek
Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi
TİZ (Kelime Kökeni: Farsça tīz)
-
İnce, keskin (ses)
Tüfeklerin daha tiz yaylım teraneleri bu en yüksek ölüm raksına hâkim olmuş. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: tiz ses
ZİR (Kelime Kökeni: Farsça)
- Alt
- Aşağı