[isim]

• Tüylü hayvan derisi

  Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[eskimiş]

[mecaz]

• Tarikatlarda şeyhlik makamı

  Hacı Bektaş postu.

[mecaz]

• Makam

  Kiminin meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post. - Orhan Veli Kanık

• Bazı deyimlerde `can` anlamında kullanılan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

• post elden gitmek
• postu deldirmek
• postu kurtarmak
• postuna oturmak
• postuna saman doldurmak
• postundan olmak
• postu sermek
• post vermek

[isim]

• Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü

  Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim. - Ömer Seyfettin

• Genellikle bu emanetleri götüren taşıt

• Bu emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer

  Yazısı silinmiş, kâğıdı sarı / Mektubumu geri getirdi / Dünya postaları - Arif Nihat Asya

• Takım, kol

  Sağa sola postalar çıkarıldı. İşçi postaları nöbetleşe çalışırlar.

• Kez, defa, sefer

  Bu araba bütün eşyayı dört postada taşır.

• Yirmi dört saatlik çalışma gününün, çalışma bölümlerinden her biri, vardiya

• Bir sanayi veya ticaret işletmesinde aynı süre içinde çalışanların tümü

[askerlik]

• Hizmet nöbetinde bulunan er

  Posta, şu zarfı komutana götür.

[eskimiş]

• Vapur, tren, uçak vb. taşıtlarla yapılan yolculuk

  Karadeniz postası. Avrupa postası.

Ata Sözleri ve Deyimler

• posta etmek
• posta koymak (veya atmak)
• postaya atmak (veya vermek)
• posta yapmak
• postayı kesmek

[isim]

• Genellikle askerlerin giydiği konçlu ve kaba potin

  Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yürürdü. - Haldun Taner

[mecaz]

• Düşkün kadın

[isim]

• Duvara asılan büyük boy resim

• Bilimsel toplantılarda panolara asılan kısa bildiri

[isim]

• Posta ile gönderilen maddelerin kabul edildiği, postaya verilmiş maddelerin ayrım ve dağıtımının yapıldığı bina

[sıfat]

• Postu olan

[isim]

[matematik]

[mantık]

• Ön doğru

[isim]

• Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç

[isim]

• Postalamak işi

[-i]

• Postaya vermek

[teklifsiz konuşmada]

• Herhangi bir sebeple birini yanından uzaklaştırmak

[isim]

• Postalanmak işi

[isim]

• Mektup, gazete, havale, paket vb.ni gönderilen yere ulaştıran posta idaresi görevlisi

  Parlak yıllarında, postacı, her gün kadınlardan bir çanta dolusu mektup taşırdı ona. - Necati Cumalı

[nesnesiz]

• Postalama işi yapılmak

[isim]

• Alıcısı tarafından postaneden alınmak üzere gönderilen mektup veya paket

[isim]

[eskimiş]

• Postta oturan, tekkenin şeyhi olan kimse

  Babası ölünce yüzüne çok yakışan güzel bir sakal bıraktı ve tekkenin postnişini oldu. - Yusuf Ziya Ortaç