[sıfat]

• Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves

• Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan

  Lağım suları pistir.

[mecaz]

• Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı

  Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

• Çirkin, sevimsiz olan

  Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

• İçinden çıkılması çok güç, karışık

  Pis bir iş.

[isim]

[hayvan bilimi]

• Pisi balığı

[isim]

• Çocuk dilinde kedi

[ünlem]

• Kediyi kovmak için kullanılan bir seslenme sözü

[isim]

• Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer

  Biz bunu bütün hüneri, inceliği ile oynamaya başlayınca pistte ancak dört çift kalmıştı. - Refik Halit Karay

• Bir havaalanında uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan özel olarak hazırlanmış şerit

[spor]

• Motorlu araçların yarışları ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık

[isim]

[halk ağzında]

• Kedi

[isim]

• Yüzme havuzu

  Sadece kıyıdaki lüks kulüpte bir pisin vardı. - Çetin Altan

[isim]

• Kir

  Çocuğun yüzü gözü pislik içinde kaldı.

• Dışkı, necaset

  Şu kedi pisliğini temizlesinler.

• Pis olma durumu, kirlilik

  Şu mutfağın pisliğine bakın.

[mecaz]

• Kötü, zararlı davranış veya iş

  Bu emel bizi elimizden tutarak yükseltiyor, muhitin pisliğinden uzak tutuyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

• Kötü durum

[mecaz]

• Başkalarına zarar veren kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• pislik götürmek
• pislik parmağından (veya paçalarından) akmak

[isim]

• Bazı araçlarda, motorlarda bir silindir içinde düzenli hareket eden daha küçük çaplı silindir, itenek

  Şırınga pistonu sıvıyı önce çeker, sonra dışarıya verir.

[mecaz]

• Kayırıcı

  Kimi değişiklik arayan, kimi profesyonel piston peşinde olan çok kadın tanıdım. - Refik Erduran

[isim]

• Pislemek işi

[isim]

• Pisletmek işi

[isim]

• Pislenmek işi

[-i]

• Büyük veya küçük abdestini etmek, kirletmek

  Kedi halıya pislemiş.

• Pisletmek

[-i]

• Pis duruma getirmek, kirletmek

  Ortalığı pisletmekten başka bir işe yaramayan kediler... - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

• Kötü bir duruma sokmak

  Dikkat et, bu işi de pisletme.

[nesnesiz]

• Pis olmak, pisliğe bulaşmak, kirlenmek

[sıfat]

• Pistonu olan

[mecaz]

• Arkalı

  Bu merdiven, pistonlu bir memuriyet olabilir, zengin bir evlilik olabilir. - Haldun Taner

[isim]

[argo]

• Ağza alınan bir miktar sarı leblebiyi çiğneyerek birinin üstüne püskürtüp üzerinde pislik olduğu bahanesiyle cebindeki paraları çalan kimse