[isim]

• Ayakkabı tabanının geniş bırakılan kenarı

[isim]

• Yemek yemek, eğlenmek için açık alanda yapılan günübirlik gezinti

  Bizimkiler, bugün damat bey ailesi tarafından tertip edilmiş bir pikniğe davetli. - Reşat Nuri Güntekin

• Suyu, yeşilliği olan, gezinti yapılacak yer

Ata Sözleri ve Deyimler

• piknik yapmak

[isim]

• İçine soğan, sarımsak, maydanoz, havuç vb. katılarak zeytinyağıyla pişirilen ve soğuk olarak yenen yemek

  Balık pilakisi.

[sıfat]

[argo]

• Aptal, ahmak

[sıfat]

• Pilisi olan, kırmalı, pilise

[isim]

[hayvan bilimi]

• Genellikle Güney Amerika'da rastlanan, grup hâlinde avlanan ve avını kısa sürede iskeleti kalıncaya kadar yiyen yırtıcı balık

[sıfat]

• Pire bulunan

  Pireli yatak.

[mecaz]

• Her şeyden bir anlam çıkaran, kuşkulu, işkilli, vesveseli

  Pireli bir adam.

[isim]

• Zeytinin, sıkıldıktan sonra yağ bakımından zenginliğini yitirmeyen, gübre veya hayvan yemi olarak kullanılan küspesi

[isim]

• Kir

  Çocuğun yüzü gözü pislik içinde kaldı.

• Dışkı, necaset

  Şu kedi pisliğini temizlesinler.

• Pis olma durumu, kirlilik

  Şu mutfağın pisliğine bakın.

[mecaz]

• Kötü, zararlı davranış veya iş

  Bu emel bizi elimizden tutarak yükseltiyor, muhitin pisliğinden uzak tutuyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

• Kötü durum

[mecaz]

• Başkalarına zarar veren kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• pislik götürmek
• pislik parmağından (veya paçalarından) akmak

[isim]

[eskimiş]

• Şarap bardağı, içki kadehi

  Ateş doludur tutma, yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale - Ahmet Haşim

[isim]

• Yassı ve büyük yemek tabağı

[sıfat]

• Yassı

[isim]

• Bazı araçlarda, motorlarda bir silindir içinde düzenli hareket eden daha küçük çaplı silindir, itenek

  Şırınga pistonu sıvıyı önce çeker, sonra dışarıya verir.

[mecaz]

• Kayırıcı

  Kimi değişiklik arayan, kimi profesyonel piston peşinde olan çok kadın tanıdım. - Refik Erduran

[sıfat]

• Pidesi olan, pideyle yapılan

[isim]

[bitki bilimi]

• Büyüklüğü 5 milimetreden küçük fındık içi

[isim]

[müzik]

• Normal bir flütün bir oktav tizine ayarlanmış küçük flüt

[isim]

[müzik]

• Klavyeli, telli, değişik tuşlara basılarak çalınan ağır ve büyük çalgı

  Köşede bir piyano, piyanonun üstünde yapma çiçekler. - Nazım Hikmet

[zarf]

• Yavaş bir biçimde, sesleri hafifleterek

[isim]

• Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar

  Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar. - Memduh Şevket Esendal

• Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme

  Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım. - Sait Faik Abasıyanık

• Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat

  Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı. - Necati Cumalı

[ekonomi]

• Arz ve talebin karşılaştığı alan

• Ortalık

  Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

• piyasa etmek
• piyasaya almamak
• piyasaya çıkmak
• piyasaya düşmek