PERDAHLAMAK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
PERDAHLAMAK harflerini içeren 4 harfli 69 kelime bulunuyor. 4 harfli PERDAHLAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HARP12,
ARKA
-
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı
Evin arkasında dekorlar boyarlardı. - Adalet Ağaoğlu
-
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
Çocuğun arkası ağrıyormuş.
-
Geri kalan bölüm
Masalın arkası. Yazının arkası.
- Art, peş
-
Otururken sırtın dayandığı yer
Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu. - Tarık Buğra
-
İnsanın vücudu, bedeni
Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı. - Refik Halit Karay
- Arkada olan, arkada bulunan
-
Kayıran, destekleyen
Memur olmak için büyük bir arka gerek. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Geçmiş, geride kalmış zaman
Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- arka arkaya vermek
- arka bulmak
- arka çevirmek
- arka çıkmak
- arkada bırakmak
- arkada bırakmak
- arkada kalanlar (veya arkadakiler)
- arkada kalmak
- arkadan söylemek
- arkadan vurmak
- arka kapıdan çıkmak
- arka olmak
- arkası alınmak
- arkası gelmek
- arkası kesilmek
- arkasına (bile) bakmadan gitmek (veya kaçmak)
- arkasına almak
- arkasına düşmek (veya takılmak)
- arkasında dolaşmak (veya gezmek)
- arkasından atlı kovalamak
- arkasından atmak (veya konuşmak)
- arkasından koşmak
- arkasından sürüklemek
- arkasından teneke çalmak
- arkasından zil takıp oynamak
- arkasında yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak)
- arkasını (birine) vermek
- arkasını (bir şeye) vermek
- arkasını almak
- arkasını bırakmak
- arkasını dayamak
- arkasını getirememek
- arkasını sağlama almak
- arkasını sıvamak
- arkası olmamak
- arkası yere gelmemek
- arka vermek
- arkaya bırakmak (veya koymak)
- arkaya kalmak
Birleşik Kelimeler: arka arka, arka arkaya, arka ayak, arkabahçe, arka müziği, arka plan, arka sokak, arka teker, arkaüstü, arka yüz, arkadan arkaya, arkası pek, arkası sıra, arkası yarın, arkası yufka, perde arkası
ARAK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraḳ)
- Ter
- Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir rakı türü
- Çalma
AKAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳār)
- Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret
Ata Sözleri ve Deyimler
- akar edinmek
- Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı
- Sıvı, mai, likit
KRAL (Kelime Kökeni: Sırpça)
-
En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse
Norveç kralı.
-
Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse
Satranç kralı.
-
Çok başarılı ve zengin iş adamı
Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım. - Aka Gündüz
-
Üstün, çok iyi
Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı. - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- kraldan çok kralcı olmak
- krallara layık
Birleşik Kelimeler: taçsız kral
KARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳārra)
-
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
Kurbağa karada da soluk alır, suda da. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- karada ölüm yok
- karaya ayak basmak
- karaya çıkarmak
- karaya düşmek
- karaya oturmak
- karaya vurmak
Birleşik Kelimeler: kara iklimi, kara kurbağası, kara kuvvetleri, kara mili, kara saban, kara suları, kara vapuru, kara yeli, kara yolu, kara yosunu, ana kara, çaykara
- En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı
-
Bu renkte olan
Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım - Bekir Sıtkı Erdoğan
- Esmer
- Kötü, uğursuz, sıkıntılı
- Yüz kızartıcı durum, leke
- İftira
Ata Sözleri ve Deyimler
- kara çalmak
- kara kara düşünmek
- karalar bağlamak (veya giymek)
- kara sürmek
- karaya sabun, deliye öğüt neylesin
Birleşik Kelimeler: karaağaç, kara ağızlı, karaardıç, karaasma, karabacak, kara baht, karabakal, karabaldır, karabalık, karaballık, karabasan, karabaş, karabatak, karabiber, karaborsa, kara boya, karabuğday, karabulut, kara bulut, karaburçak, kara cahil, karaciğer, kara cümle, karaçalı, karaçam, karaçayır, kara çıyan, karadağlı, kara damaklı, karadavar, kara delik, karadul, karadut, kara düzen, kara elmas, kara et, Karaevli, karafatma, kara fırın, karagevrek, karagöz, Karagöz, karagül, kara gün, karagürgen, kara haber, karahalile, karahindiba, karahumma, karaiğne, karakabarcık, karakaçan, karakafes, kara kalem, kara kaplı kitap, karakarga, karakaş, karakavak, karakavuk, karakavza, karakeçi, kara kehribar, karakeme, karakılçık, kara kış, kara koca, karakoncolos, kara kovan, karakucak, karakul, karakulak, kara kullukçu, kara kuru, kara kusmuk, karakuş, karakutu, kara kutu, kara kuvvet, karalahana, karaleylek, kara liste, kara maşa, kara mizah, kara nokta, kara para, kara pazar, karasakız, kara sarı, kara sevda, karasığır, karasinek, karasu, kara su, karataban, kara tahta, kara talih, karatavuk, kara tren, karaturp, kara yağız, karayaka, karayandık, karayanık, kara yas, kara yazı, kara yel, karayemiş, kara yer, karayılan, kara yüz, acıkara, ağzı kara, bağrıkara, bağrı kara, bahtı kara, baldırıkara, baştankara, gönlü kara, gözü kara, karnıkara, karnı kara, kıçtankara, sırtıkara, yağlı kara, yanıkara, yüzü kara, fil dişi karası, horozkarası, kalecikkarası, papazkarası, sergikarası, tavukkarası, yürek karası, yüz karası
KARE (Kelime Kökeni: Fransızca carré)
- Kenarları ve açıları birbirine eşit olan dörtgen, dördül, murabba
-
Bu biçimde olan
Kare masa.
-
İskambil oyunlarında aynı türden dört kâğıdın bir araya gelmesi
Kare as. Kare kız.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ...-in karesi
- karesini almak
Birleşik Kelimeler: kare kare, karekök, birimkare, kilometrekare, metrekare, tamkare
KALA
-
Kaldığında
Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık. - Ahmet Haşim
KALE (Kelime Kökeni: Arapça ḳalʿa)
-
Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen
Onu kalenin yanındaki küçük mezarlığa, bir zeytin ağacının yanına gömdüler. - Halikarnas Balıkçısı
- Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından diğer tarafına kadar düz olarak boş hanelerde gidebilen kale biçiminde taş
- Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer
- Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale gibi
- kaleyi içinden fethetmek
Birleşik Kelimeler: kale bedeni, kalebent, kale çizgisi, kale vuruşu, uçankale
- Denizli iline bağlı ilçelerden biri
- Malatya iline bağlı ilçelerden biri
LAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca lacca)
- Lak
- Yol üzerinde oluşan çukur
LAKE (Kelime Kökeni: Fransızca laqué)
-
Lak ile cilalanmış
Yaldızlı beyaz lake karyolasının yanındaki koltukta dadısı uyukluyordu. - Cahit Uçuk
ARMA (Kelime Kökeni: İtalyanca arma)
- Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II)
- Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı
Ata Sözleri ve Deyimler
- arma donatmak
- arma soymak
- arma uçurmak (veya budatmak)
ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)
- Evren
-
Dünya, cihan
İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Aynı konu ile ilgili kimseler
-
Bu kimselerin uğraşlarının bütünü
Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Belli bir grupraki canlıların bütünü
Hayvanlar âlemi.
-
Durum ve şartlar
Evlilik âlemi.
-
Herkes, başkaları
Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.
-
Ortam, çevre
Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar
- Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
- Farklı davranış içinde bulunan kimse
-
Eğlence
O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı
Ata Sözleri ve Deyimler
- âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
- âlemin ağzı torba değil ki büzesin
- âlemi var mı?
- âlem yapmak
Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi
- Bayrak
- Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
- Simge
Ata Sözleri ve Deyimler
- alem olmak
ALMA
- Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız
- Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer
Birleşik Kelimeler: açığa alma, kültüre alma, satın alma, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat alma organı
AMAL (Kelime Kökeni: Arapça aʿmāl)
- İşler, işlemler
Birleşik Kelimeler: amalierbaa
AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)
- Yapılan iş, edim, fiil
- Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
- İshal
Birleşik Kelimeler: aksülamel