[sıfat]

• Aile ile ilgili, aileye özgü olan

[isim]

• Enli olma durumu

  İstediğin enlilikte kurdele bulamadım. - Mahmut Yesari

[isim]

• Erin olma durumu, büluğ

[isim]

• Eril olma durumu, müzekkerlik

[sıfat]

• İçinde elli tane bulunan

  Ellilik paket.

• Elli yaşında olan

  Ellilik bir kadının elinde kocaman bir çanta ile geldiğini gördük. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Elli kuruş veya elli lira değerinde para

[sıfat]

• İlerlemiş, ileriye varmış

[isim]

• Osmanlı seramik ve cam sanatının örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo

[sıfat]

• Birleşiminde nikel bulunan

• Nikelle kaplanmış

[isim]

• Derviş

• Mücahit

[isim]

[bitki bilimi]

• Pelin

[isim]

[argo]

• Hile, düzen, tuzak

• Gösteriş, fiyaka

[isim]

• Ergi durumu

• Şilt

[sıfat]

• Engeli olan, mânialı

• Vücudunda eksik veya kusuru olan, özürlü

  Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm. - Nermi Uygur

[sıfat]

• Başa dert olan, üzüntü veren, gaile çıkaran

  Çok gaileli bir iş.

• Sıkıntısı olan, dertli

  Ne gaileli başım var.

[isim]

[askerlik]

• Kara ve hava kuvvetlerinde albaylıktan sonra gelen ve mareşalliğe kadar olan yüksek rütbeli subaylara verilen genel ad

  Doğrusu ben o zamana kadar bu kadar zarif ve centilmen bir Türk generali görmemiştim. - İbrahim Alâeddin Gövsa