PARALAKS Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

PARALAKS harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli PARALAKS kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AKPAS10, KASAP10, PARSA10, PASAK10, PALAS10, RASPA10, SALPA10, SARPA10, SAPAK10, KLAPA9, LAKAP9, PLAKA9, PARKA9, KALAS6, SKALA6, SARAK6, SALAK6, SAKAR6, SAKAL6, ARAKA5, AKALA5, ALAKA5

ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İri taneli bezelye

AKALA

[isim]

  • Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir tür pamuk

ALAKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāḳa)

[isim]

  • İlgi

    Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil. - Nazım Hikmet

  • Gönül bağı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alaka (veya alakasını) çekmek (veya toplamak veya uyandırmak)
  • alaka duymak
  • alakayı (veya alakasını) kesmek

Birleşik Kelimeler: kelalaka

KALAS (Kelime Kökeni: (Romanya'da Galati şehrinin adından))

[isim]

  • Kalın biçilmiş uzun tahta
  • Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta

[sıfat]

[mecaz]

  • Kaba, anlayışsız kimse, kereste

    Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas. - Sulhi Dölek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalas gibi

Birleşik Kelimeler: denge kalası

SKALA (Kelime Kökeni: İtalyanca scala)

[isim]

  • Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi

    Akımölçerin skalası.

  • Çeşitlilik

[müzik]

  • Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi

[eskimiş]

  • Gam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • skala yapmak

SARAK

[isim]

[mimarlık]

  • Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme

SALAK

[sıfat]

  • Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse)

    Hem evli barklı bir kadın olduğundan haberi yok mu bu salak şeyin? - Ayla Kutlu

SAKAR

[isim]

  • Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma

[sıfat]

  • Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)

    Orada ne babamın sakar hareketlerinden ne annemin çehresindeki hüznünden haberim olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: sakar meke, sakar otu

SAKAL

[isim]

  • Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü

    Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti. - Falih Rıfkı Atay

  • Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü

[denizcilik]

  • Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sakal bırakmak (veya koyuvermek veya salıvermek veya uzatmak)
  • sakalı bitmek
  • sakalı değirmende ağartmamak
  • sakalı ele vermek (veya kaptırmak)
  • sakalım yok ki sözüm dinlensin
  • sakalına ak (veya kır) düşmek
  • sakalına göre tarak vurmak
  • sakalına gülmek
  • sakalına kar yağmak
  • sakalının altına girmek
  • sakalı saydırmak
  • sakal oynatmaz

Birleşik Kelimeler: sakal fırçası, aksakal, çatal sakal, çember sakal, değirmi sakal, didon sakal, kaba sakal, keçi sakal, köse sakal, top sakal, erkeçsakalı, keçisakalı, tekesakalı

KLAPA (Kelime Kökeni: Almanca Klappe)

[isim]

  • Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü

LAKAP (Kelime Kökeni: Arapça laḳab)

[isim]

  • Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad

    Öyleyse bana da bir lakap bul, dedi, sallanmaktan başı dönen tuzluğu nihayet masaya bırakabildiğinde. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lakap takmak

PLAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca placca)

[isim]

  • Kamyon, otomobil vb. kara taşıtlarına takılan numara levhası
  • Metal yaprak

    Okşuyorum onu; parmaklarımı tuşlarda, küçük, altın plakanın üstünde gezdiriyorum. - İnci Aral

  • Plak

Birleşik Kelimeler: geçici plaka, kırmızı plaka, mozaik plaka

PARKA (Kelime Kökeni: Fransızca parka)

[isim]

[askerlik]

  • Genellikle askerin açık hava eğitimi ve manevra sırasında giydiği soğuğa karşı koruyucu, başlıklı bir tür üstlük
  • Genellikle gençlerin giydiği başlıklı bir tür üstlük

AKPAS

[isim]

[bitki bilimi]

  • Lahana, turp, şalgam, karnabahar vb. bitkilerin kök dışındaki bütün bölgelerine yerleşebilen, özellikle semizotugillerde karşılaşılan yosunumsu mantar (Albugo candida)

KASAP (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣṣāb)

[isim]

  • Sığır, koyun gibi eti yenecek hayvanları kesen veya dükkânında perakende olarak satan kimse

    Kasapla barışıp kendini benimsetince belki de yanında çalıştırırdı. - Muzaffer Uyguner

  • Et satılan dükkân

[sıfat]

[mecaz]

  • Kan dökücü, hunhar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasaptaki ete soğan doğranmaz
  • kasap, yağı bol bulunca gerisini yağlar

Birleşik Kelimeler: kasaphane, kasap havası