[isim]

• Yiğitlik, cesaretlilik

[isim]

• Kıllanmak işi

[sıfat]

• Liman gibi kullanılan, liman kurmaya elverişli (yer)

• Yatışmış, dalgasız, sakin (deniz, hava)

[nesnesiz]

• Islak duruma gelmek

  Sayfalar ıslanmış, mürekkebi dağılmış. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• ıslanmışın yağmurdan korkusu olmaz

[isim]

[din bilgisi]

• Müslümanlık

[isim]

• Manisa ilinden olan kimse

[nesnesiz]

• Düşünülmek, olabileceğine inanılmak, zannedilmek, zannolunmak

  Oraya çıktıktan sonra saatlerce oynadığımız sanılmasın. - Ayla Kutlu

[isim]

[halk ağzında]

• Otlak

[isim]

• Saman konulan yer

  Onu evvela kendi çiftliğinin samanlığında hapsetmişler. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[nesnesiz]

• Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek

  Vücudu o kadar narindi ki hafif rüzgârlarla sallanan salkım söğütler gibi oradan oraya salınıyor. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

• Salma işine konu olmak

  İlaçlar yazıldı. Eczaneye adam salındı. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Sıkılamak işi

[sıfat]

• Akla yakın, doğru, makul

  Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

• (akıllı'ca) Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, akilane

  Akıllıca konuştu.

[isim]

• İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı

  Salıncağa annesi binmedi, o bindi yalnız. - Tarık Dursun K.

• Küçük çocukları uyutmak için beşik yerine kullanılan ve karşılıklı iki yere iple bağlı bulunan asılı yatak

[isim]

• Canlı olma durumu

[mecaz]

• Neşelilik, hareketlilik

  Onun bu canlılığı beni rahatsız ediyor. - Ahmet Ümit

[isim]

• Acınılmak işi