Oş ile Biten Kelimeler
OŞ ile biten 25 kelime bulunuyor. Sonu OŞ olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "İçinde oş olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
9 Harfli Kelimeler
HELALÜHOŞ23
8 Harfli Kelimeler
MEYVEHOŞ25, TAHTABOŞ18, KARTALOŞ12
7 Harfli Kelimeler
BAŞIBOŞ19
6 Harfli Kelimeler
HOŞHOŞ22, MAYHOŞ17, BOMBOŞ16, PALYOŞ16, SARHOŞ15, MİNNOŞ11, KİRLOŞ10
5 Harfli Kelimeler
GODOŞ16, VAROŞ15, GALOŞ13, NAHOŞ13, LİBOŞ11, NONOŞ10
4 Harfli Kelimeler
FLOŞ14, BROŞ10, KLOŞ8
3 Harfli Kelimeler
FOŞ13, HOŞ11, BOŞ9, LOŞ7
LOŞ
-
Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan
İçeriye doğru gittiler, loş bir köşede, küçük bir masaya yerleştiler. - Halide Edip Adıvar
- Az aydınlatan (ışık)
KLOŞ (Kelime Kökeni: Fransızca cloche)
-
Alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek)
O zaman kloş eteklerin modası yeni çıkmıştı. - Attila İlhan
BOŞ
-
İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. - Aka Gündüz
-
Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal
Boş kadro.
-
Yapılacak işi olmayan, işsiz
Bugün sabah boşum, gelebilirsin.
-
Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.)
Tam bu sırada yanlarından elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. - Tarık Buğra
-
Anlamsız
Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi? - Nazım Hikmet
-
Bilgisiz
Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir işe yaramayan, yararsız
Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz. - Reşat Nuri Güntekin
-
Habersiz, hazırlıksız bir biçimde
Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım. - Orhan Pamuk
Ata Sözleri ve Deyimler
- boşa almak
- boşa çıkarmak
- boşa çıkmak
- boşa gitmek
- boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
- boş atıp dolu tutmak (veya vurmak)
- boşa vermek
- boş başak dik durur
- boş bırakmak
- boş bırakmamak
- boş bulunmak
- boş çıkmak
- boş çıkmamak
- boş çuval ayakta (veya dik) durmaz
- boş dönmek
- boş durmak
- boş durmamak
- boş düşmek
- boş gezenin boş kalfası
- boş gezmek (veya gezinmek)
- boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
- boş gözlerle bakmak
- boş ite menzil olmaz
- boş kalmak
- boş kile dipsiz ambar
- boş konuşmamak
- boş koymak
- boş ol (veya olsun)
- boş oturmak
- boşta gezmek
- boşta kalmak
- boş torba ile at tutulmaz
- boş ver!
- boş vermek
- boş yerine vurmak
Birleşik Kelimeler: boşboğaz, boş boş, boş inanç, boş kafalı, boş kâğıdı, boş küme, boş laf, boş yere, boşu boşuna, başıboş, eli boş, içi boş, kafası boş
KİRLOŞ
- Kirli ve pasaklı
NONOŞ
- Birine sevgiyle yaklaşıldığında kullanılan bir söz
- Homoseksüel erkek
BROŞ (Kelime Kökeni: Fransızca broche)
- Kadınların takındıkları süs iğnesi
MİNNOŞ
- Küçük ve sevimli kimselere söylenen bir seslenme sözü
LİBOŞ
- Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse
HOŞ (Kelime Kökeni: Farsça ḫoş)
-
Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren
Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı - Âşık Veysel
-
Bununla birlikte
Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. - Halide Edip Adıvar
- Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde
Ata Sözleri ve Deyimler
- hoşa gitmek
- hoş bulduk (veya gördük)
- hoş geldiniz
- hoş görmek (veya karşılamak)
- hoş tutmak
- hoşuna gitmek
Birleşik Kelimeler: hoşbeş, hoşgörü, hoş koku, hoşkuran, hoşsohbet, bir hoş, helalühoş, mayhoş, meyvehoş
KARTALOŞ
- Kartlaşmış, yaşı geçkin, kartaloz
GALOŞ (Kelime Kökeni: Fransızca galoche)
- Sağlık kurumları, müzeler vb. yerlerde özel bölümlere girerken ayakkabıya geçirilen ince ve şeffaf kılıf
-
Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı
İşlemeli yün çorapları ve galoşları hâlâ ayağında idi. - Tarık Buğra
NAHOŞ (Kelime Kökeni: Farsça nāḫoş)
-
Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin
Öteden beri denemişimdir, bu, daima bana bir nahoş vaka haber verir. - Burhan Felek
FOŞ
- Suyun ani ve fazla miktarda dökülmesi sırasında çıkan ses
FLOŞ (Kelime Kökeni: Fransızca floche)
- Selülozdan yapılan, parlak, bükümsüz iplik
- Poker oyununda aynı renkten ve aynı türden beş kâğıt
SARHOŞ (Kelime Kökeni: Farsça ser + ḫoş)
- Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest(I), sermest, başı dumanlı, kafası bulutlu, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak
-
Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan
Zafer sarhoşu.
-
Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş olarak, esrik
Arılar bahar çiçekleriyle sarhoş dolaşıyorlar.
Ata Sözleri ve Deyimler
- sarhoş etmek
- sarhoş olmak
- sarhoştum aydım, böyle yaşamaktan caydım