ORMANSIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ORMANSIZ harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli ORMANSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ormansız ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Ormansız olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SIZMA11, ARSIZ10, ANSIZ10, NAZIM10, SARIZ10, ZARSI10, NAZIR9, MISRA8, MASON8, ORASI8, SORMA8, SIRMA8, SINMA8, SARIM8, MARON7, NASIR7, ORMAN7, ROMAN7, SONRA7, SONAR7, SANRI7

MARON (Kelime Kökeni: Fransızca marron)

[isim]

  • Kestane rengi

[sıfat]

  • Bu renkte olan

NASIR (Kelime Kökeni: Arapça nāsūr)

[isim]

  • En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri

    Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nasır bağlamak (veya tutmak)
  • nasırına basmak

Birleşik Kelimeler: nasır yakısı

ORMAN

[isim]

  • Ağaçlarla örtülü geniş alan

    Bütün evi bir ormanmış gibi rahatça ve her anlamda kullanabiliyorlardı. - Ayla Kutlu

  • Bu ağaçların bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • orman gibi
  • orman taşlamak

Birleşik Kelimeler: orman çayırı, orman dizisi, orman evi, orman gülü, orman işletmesi, orman kaçkını, orman kanunu, orman kebabı, orman kibarı, orman koruma memuru, orman köylüsü, orman köyü, orman kuşağı, orman sarmaşığı, orman sıçanı, orman tavuğu, orman yeşili, deli orman, tropikal orman, vahşi orman, yağmur ormanları

ROMAN

[isim]

  • Çingene

[isim]

  • İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür
  • Bu türde yazılmış eser

    Bu, ihtiyar kitapçıdan alıp evde bayıla bayıla okuduğu küçük hissî romanlardan biriydi. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • romanı yazılmak

Birleşik Kelimeler: çizgi roman, ırmak roman, nehir roman, polisiye roman, resimli roman, tarihî roman, tarihsel roman, tefrika roman, köy romanı

SONRA

[zarf]

  • Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı

    Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı. - Metin And

  • Daha uzak ve ileri bir yerde

    Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık. - Reşat Nuri Güntekin

  • Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz
  • Yoksa, aksi hâlde

    Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır.

[isim]

  • Arkadan gelen bölüm veya zaman

    Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı.

Birleşik Kelimeler: az sonra, milattan sonra, neden sonra, okul sonrası

SONAR (Kelime Kökeni: Fransızca sonar)

[isim]

  • Batmış olan nesnenin, yüzeye yakın balıkların yerini ve durumunu yansılanan ses dalgalarıyla belirleyen sistem
  • Bu sistemden yararlanılarak yapılmış, denizaltılarda kullanılan cihaz

SANRI

[isim]

[ruh bilimi]

  • Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, varsanı, birsam, halüsinasyon

    Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey. - Attila İlhan

MISRA (Kelime Kökeni: Arapça miṣrāʿ)

[isim]

[edebiyat]

  • Dize

MASON (Kelime Kökeni: Fransızca maçon)

[isim]

  • Masonluk üyesi, farmason

Birleşik Kelimeler: mason locası

ORASI

[isim]

  • O yer, ora

    Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı. - Refik Halit Karay

  • O yönü

    İşin orası önemli değil.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • orasına burasına
  • orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek)

SORMA

[isim]

  • Sormak işi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sorması ayıp olmasın (veya sorması ayıp)

SIRMA

[isim]

  • Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel

    Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan

    Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır. - Salâh Birsel

  • Rütbe gösteren şerit

Birleşik Kelimeler: sırma saç

SINMA

[isim]

  • Sınmak işi

SARIM

[isim]

  • Sarma işi
  • Bir şeyi bir kez saracak miktar

[fizik]

  • Elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası

NAZIR (Kelime Kökeni: Arapça nāẓir)

[sıfat]

  • Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)

    Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır. - Haldun Taner

[isim]

[eskimiş]

  • Bakan

    Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: hariciye nazırı, telaşe nazırı