ORDUEVİ ile Oluşan Kelimeler (ORDUEVİ Kelime Türetme)

ORDUEVİ harflerinden oluşan 22 kelime bulunuyor. ORDUEVİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Orduevi kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

ORDUEVİ17

5 Harfli Kelimeler

VİDEO14, DEVRİ13, DEVİR13, VERDİ13

4 Harfli Kelimeler

VİDO13, VERİ10, DORU8, ORDU8, DERİ6

3 Harfli Kelimeler

DEV11, UDİ6, EDİ5, İDE5

2 Harfli Kelimeler

EV8, VE8, DO5, OD5, DE4, UR3, ER2, RE2

ER

[isim]

  • Erkek

    Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir ere verilen Zeynep'in hissesi ayrılmıştır. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • İşini iyi bilen, yetenekli kimse

    Sanat eri çalışır, bir eser kor ortaya, onun güzel olduğuna inanır, o güzelliği herkesin anlamasını, kavramasını ister. - Nurullah Ataç

[sıfat]

[mecaz]

  • Kahraman, yiğit

[askerlik]

  • Rütbesiz asker, nefer

    Düşman erleri arasında Fransızlar da vardır. - Salâh Birsel

[halk ağzında]

  • Koca

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ere gitmek (veya varmak)
  • ere vermek
  • erim er olsun da yerim çalı dibi olsun
  • erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını
  • er kocar, gönül kocamaz
  • er lokması er kursağında kalmaz
  • er olan ekmeğini taştan çıkarır
  • er oyunu üçe kadar

Birleşik Kelimeler: erbaş, er bezi, erdişi, er ekmeği, er kişi, er meydanı, er suyu, acemi er, komando er, tam er, avcı eri, emir eri, gönül eri, hizmet eri, iş eri, sanat eri, yazın eri

[zarf]

[halk ağzında]

  • Erken

    Er sabah kalktım ki sular çağlıyor - Halk türküsü

Birleşik Kelimeler: er ekmeği, er geç

[kimya]

  • Erbiyum elementinin simgesi

RE

  • Türk alfabesinin yirmi birinci harfinin adı, okunuşu

[isim]

[müzik]

  • Gam (II) dizisinde do ile mi arasındaki ses

[kimya]

  • Renyum elementinin simgesi

UR

[isim]

[tıp]

  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru

DE

  • Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu

EDİ

[isim]

[halk ağzında]

  • İş yapma
  • Yapılan iş

[isim]

[halk ağzında]

  • Birbiriyle iyi anlaşan iki yaşlının baş başa kalışını anlatan Edi ile Büdü, Şakire Dudu deyiminde geçen bir söz

İDE (Kelime Kökeni: Fransızca idée)

[isim]

  • Düşünce

DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)

[isim]

[müzik]

  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: do anahtarı

OD

[isim]

[eskimiş]

  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak

DERİ

[isim]

  • İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten

    Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Bu tabakadan yapılmış

    Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası. - Necati Cumalı

  • İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derisi kemiklerine yapışmak
  • derisine sığmamak
  • derisini yüzmek

Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi

[isim]

[halk ağzında]

  • Toplantı, düğün
  • Pazar veya panayır kurulan gün, dernek

UDİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿūdī)

[isim]

[müzik]

  • Ut çalan çalgıcı, utçu

DORU

[sıfat]

  • Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan, yağız (at)
  • Kızıl (at donu)

Birleşik Kelimeler: yağız doru, kestane dorusu

ORDU

[isim]

  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

[isim]

  • Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü

    Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi - Yahya Kemal Beyatlı

  • Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri

    Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür. - Falih Rıfkı Atay

  • Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
  • Çok sayıda insan, kalabalık

Birleşik Kelimeler: ordubozan, ordu donatım, orduevi, ordu komutanı, ordu merkezi, düzenli ordu

EV

[isim]

  • Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı
  • Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane

    Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Aile

    Evine bağlı bir adam.

[eskimiş]

  • Soy, nesil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ev açmak
  • ev alma, komşu al
  • ev bozmak
  • evde kalmak
  • evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymaz
  • eve çıkmak
  • ev ev dolaşmak (veya gezmek)
  • evi ev eden avrat
  • ev işletmek
  • evlerden ırak (veya uzak)
  • evlere şenlik
  • ev tutmak

Birleşik Kelimeler: ev adamı, ev altı, ev bark, ev ekmeği, ev ekonomisi, ev eşyası, ev gezmesi, ev halkı, ev hanımı, ev işi, ev kadını, ev sahibi, ev sineği, ev yemeği, evi sırtında, genelev, konteyner ev, taşınır ev, yüzer ev, Allah'ın evi, arıtımevi, aşevi, ayevi, babaevi, bağ evi, bakımevi, basımevi, bıçkıevi, buğuevi, camevi, canevi, cemevi, cezaevi, ciltevi, çayevi, çiçekevi, dağ evi, dağıtımevi, damıtımevi, dernekevi, dikimevi, doğumevi, doyumevi, dökümevi, düğünevi, dümenevi, dünyaevi, düşkünlerevi, erkekevi, ezimevi, giyimevi, gökevi, gözevi, gözlemevi, hâkimevi, halkevi, hekimevi, huzurevi, hücre evi, ıslahevi, imamevi, kadınevi, kahveevi, kayakevi, kesimevi, kızevi, kitabevi, konukevi, kuş evi, merdivenevi, modaevi, müzikevi, oğlanevi, orduevi, orman evi, öğretmenevi, ölüevi, polisevi, radyoevi, randevuevi, sağlıkevi, sanatevi, sayrılarevi, sazevi, sergievi, sığınmaevi, taziyeevi, tecimevi, tutukevi, üretimevi, yapımevi, yargıevi, yarı açık cezaevi, yayınevi

VE

  • Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu

[bağlaç]

  • İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz

    Galiba bir vehme kapılıyorum ve galiba bir hastalık beynimi kemiriyor. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: ve benzeri, ve diğeri, vesair, vesaire, veya, veyahut

VERİ

[isim]

  • Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done
  • Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana ilkeler

    Bir romanın verileri.

  • Gözlem ve deneye dayalı araştırmanın sonuçları

    İstatistik veriler.

  • Bilgi, data

    Eldeki tüm veriler, sızmadan önce gene dayanamayıp onu aradığımı gösteriyor. - Elif Şafak

[matematik]

  • Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey

[bilişim]

  • Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi

Birleşik Kelimeler: veri bankası, veri dosyası, veri işlem, veri ortamı, veri tabanı, veri toplama, özveri