OLUŞTURULMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

OLUŞTURULMAK harflerini içeren 6 harfli 44 kelime bulunuyor. 6 harfli OLUŞTURULMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

OKUMUŞ13, OLUŞUM13, OTURUŞ12, OKUTUŞ12, OLUŞUK12, OLUŞMA12, ŞUURLU12, TUMŞUK12, KUŞMAR11, LOŞLUK11, MATRUŞ11, KUŞLAR10, KARTUŞ10, OTURUM10, OLUMLU10, UMUTLU10, KOMUTA9, KORUMA9, KUTULU9, KURULU9, KURUMA9, KROMLU9, MORULA9, MORLUK9, OTURMA9, OKUTMA9, OKULLU9, OLUKLU9, RUMLUK9, TOMRUK9, UTULMA9, UTKULU9, ULUTMA9, ULUMAK9, ULULUK9, KLORLU8, KURTLU8, KUMRAL8, MUTLAK8, MAKTUL8, OTURAK8, OKTRUA8, TORLUK8, TORLAK7

TORLAK

[sıfat]

  • Genç, toy
  • Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele)

[isim]

  • Derviş

KLORLU

[sıfat]

  • Birleşiminde klor bulunan

    Klorlu su.

KURTLU

[sıfat]

  • İçinde kurt bulunan, kurtlanmış

    Bunlar düşmüş, buruşmuş, iyi değil, kurtludurlar. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse)

KUMRAL

[isim]

  • Koyu sarı veya açık kestane rengi

[sıfat]

  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak

MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)

[sıfat]

  • Salt

    Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık

[zarf]

  • Kesinlikle

    Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç

Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır

MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)

[sıfat]

  • Öldürülmüş, öldürülen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maktul düşmek (veya olmak)

OTURAK

[isim]

  • Oturulacak yer veya şey
  • Alçak iskemle

    Üstüne konulan tandır oturağı çok kalın ve çok sağlam tahtadan fırınlanarak yapılmıştı. - Ayla Kutlu

  • Bir şeyin yere gelen tarafı, taban
  • Ördek
  • İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti
  • Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm

[sıfat]

  • Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm

[denizcilik]

  • Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta

Birleşik Kelimeler: oturak âlemi, oturak kündesi

OKTRUA (Kelime Kökeni: Fransızca octroi)

[isim]

[eskimiş]

  • Şehre giren şeylerden alınan vergi

TORLUK

[isim]

  • Toyluk, acemilik

KOMUTA

[isim]

[askerlik]

  • Askerî birliği ve onunla ilgili işleri yönetme görevi, kumanda

Ata Sözleri ve Deyimler

  • komuta etmek

Birleşik Kelimeler: emir komuta zinciri

KORUMA

[isim]

  • Korumak işi

    Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi. - Yaşar Kemal

  • Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi, koruma görevlisi

[ekonomi]

  • Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • korumaya almak

Birleşik Kelimeler: koruma aracı, koruma görevlisi, koruma polisi, koruma ünsüzü, orman koruma memuru, sahil koruma, yakın koruma, alan koruması

KUTULU

[sıfat]

  • Kutusu olan

Birleşik Kelimeler: kutulu telefon

KURULU

[sıfat]

  • Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş

    Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı. - Burhan Günel

Birleşik Kelimeler: kurulu düzen

KURUMA

[isim]

  • Kurumak işi

    O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu

[kimya]

  • Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması

KROMLU

[sıfat]

  • Birleşiminde krom bulunan