OKUTMANLIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
OKUTMANLIK harflerini içeren 6 harfli 26 kelime bulunuyor. 6 harfli OKUTMANLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KOMUTA9,
KONTAK (Kelime Kökeni: Fransızca contact)
- Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması, temas
- Motorlu araçları çalıştırmaya yarayan düzenek
-
Bağlantı, ilgi
Samim, bu kontağın bu kadar çabuk gerçekleşeceğini tahmin etmemişti. - Osman Aysu
- Ruh sağlığı yerinde olmayan, dengesiz
Ata Sözleri ve Deyimler
- kontak açmak
- kontak atmak
- kontak kapatmak (veya kapamak)
- kontak kurmak
- kontak yapmak
Birleşik Kelimeler: kontak anahtarı, kontak lens, kafadan kontak, kafası kontak
TALKIN (Kelime Kökeni: Arapça telḳīn)
- Ölü gömüldükten sonra mezar başında imamın söylediği dinî sözler, telkin
Ata Sözleri ve Deyimler
- talkın vermek
KOLTUK
-
Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. - Halide Edip Adıvar
-
Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye
Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni
Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı. - Hüseyin Cahit Yalçın
- Yapıcılıkta yan destek
- Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip
-
Koltuklama veya koltuklanma
O koltuktan hoşlanmaz.
-
Kayırma, destek
Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez.
-
Yüksek mevki, makam
Koltuk kavgası.
-
Genelev
Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler
- Kenar, tenha yer
Ata Sözleri ve Deyimler
- koltuğa girmek
- koltuğu doldurmak
- koltuğuna girmek
- koltuğunun altına sığınmak
- koltuk çıkmak
- koltukları kabarmak
- koltukta olmak
- koltuk vermek
Birleşik Kelimeler: koltuk altı, koltukbaşı, koltuk değneği, koltuk düşkünü, koltuk gözü, koltuk kapısı, koltuk kavgası, koltuk meyhanesi, koltuk takımı, lüks koltuk, tekerlekli koltuk, yatar koltuk, berber koltuğu, dişçi koltuğu, köşe koltuğu, şoför koltuğu
KONMAK
-
Kuş, kelebek, uçak, toz vb. bir yere inmek
Bir bülbül gelip konmuştu havuzun kıyısına. - Çetin Altan
- Yolculukta geceyi geçirmek için bir yerde kalmak, konuk olmak
- Kısa bir süre için bir yere yerleşmek, bir yeri yurt edinmek
-
Bir şeyi emeksiz edinmek
Ayşe de yarın öbür gün bir lise hocası olacak belki de servete de konacaktı. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: kona göçe, göçerkonar, konargöçer, gecekondu, kuşkonmaz
-
Koyma işi yapılmak
Yemeğe tuz konur.
KILMAK
- Etmek, yapmak
MUTLAK (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳ)
-
Salt
Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum. - Halide Edip Adıvar
- Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık
-
Kesinlikle
Hele hükümdar liyakatsizse böyle bir murakabeye mutlak ihtiyaç vardır. - Cemil Meriç
Birleşik Kelimeler: mutlak değer, mutlak mera, mutlak nem, mutlak sıcaklık, mutlak sıfır
MAKTUL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtūl)
- Öldürülmüş, öldürülen
Ata Sözleri ve Deyimler
- maktul düşmek (veya olmak)
MANTIK (Kelime Kökeni: Arapça manṭiḳ)
-
Doğru düşünme sanatı ve bilimi
Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada. - Necati Cumalı
-
Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi
Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü. - Reşat Nuri Güntekin
- Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi, lojik
Birleşik Kelimeler: mantık dışı, mantık öncesi, modern mantık, simgesel mantık
MATLIK
- Mat olma durumu
OKKALI
-
Kiloca fazla olan, ağır çeken
Ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Çok, fazla
Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti. - Tarık Buğra
-
Ağır, şiddetli
Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi. - Necati Cumalı
Birleşik Kelimeler: okkalı kahve
TINMAK
- Ses çıkarmak
-
Önemsemek, önem vermek, dikkate almak, takmak
Adam hiç tınmadı, cıgarasından derin bir soluk aldı. - Attila İlhan
Birleşik Kelimeler: tınmaz melaike
TIKMAK
-
İterek, zorla, aceleyle sokmak
Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı. - Falih Rıfkı Atay
-
Sokmak
Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: tıka basa
TONLUK
-
Belli bir ton ağırlığında olan
Üç tonluk kamyon.
TOKMAK
-
Ağaçtan yapılmış iri çekiç
Hallaç geniş, kocaman tırnaklı elleriyle hâlâ tokmak sallıyordu. - Sait Faik Abasıyanık
- Kapıya asılı duran ve kapıyı çalmaya yarayan, türlü biçimlerde metal parça
-
Kapı kolu yerinde bulunan ve kapıyı açmaya yarayan topuz
Kapının tokmağını çevirdi, kapı kilitli değildi, açılıverdi. - Çetin Altan
- Dibekte dövme işi için kullanılan ağaçtan araç
-
Davul vb. vurmalı çalgıları çalmakta kullanılan ve çalgının bir parçası olan araç
Alın tokmağı vurun davula, sabahın ilk saatlerinde sesi başka çıkar. - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- tokmak gibi
Birleşik Kelimeler: tokmakbaş, tokmak tokmak, kapı tokmağı
TOKLUK
- Tok olma durumu
Birleşik Kelimeler: gönlü tokluk, gözü tokluk, karnı tokluk, gönül tokluğu, boğaz tokluğuna, karın tokluğuna