OBEZİTE ile Oluşan Kelimeler (OBEZİTE Kelime Türetme)

OBEZİTE harflerinden oluşan 25 kelime bulunuyor. OBEZİTE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Obezite kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

OBEZİTE13

4 Harfli Kelimeler

OBEZ10, BEZE9, İZBE9, BETİ6, EBET6

3 Harfli Kelimeler

BOZ9, BİZ8, BEZ8, TOZ7, BOT6, TİZ6, TEZ6, BİT5, BET5, EBE5, ETİ3

2 Harfli Kelimeler

İZ5, ZE5, BE4, OT3, ET2, İT2, TE2, Tİ2

ET

[isim]

  • İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka

    Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

  • Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
  • Ten

    Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

  • Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm

    Bu zeytinde et denecek bir şey yok.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • et bağlamak
  • ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
  • eti budu yerinde (veya etine dolgun)
  • eti kemiği
  • eti kemiğine yapışmak
  • etinden et koparmak (veya kesmek)
  • eti ne budu ne?
  • eti senin, kemiği benim
  • et kanlı gerek, yiğit canlı
  • et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
  • etle tırnak arasına girilmez
  • etle tırnak gibi
  • et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
  • etten duvar örmek
  • etten önce çömleğe düşmek
  • et tırnak olmak
  • et tırnaktan ayrılmaz
  • et tutmak

Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde

İT

[isim]

  • Köpek

[hakaret yollu]

  • Değersiz, terbiyesiz kimse

    Babaları da zaten itin biri. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • it ağzını kemik tutar
  • it değmekle deniz pis olmaz
  • it derisinden post olmaz
  • it dişi domuz derisi
  • ite atsan yemez
  • ite ot, ata et vermek
  • it gibi çalışmak
  • iti an, taşı eline al (veya çomağı hazırla)
  • iti ite kırdırmak
  • itin ahmağı baklavadan pay umar
  • itin götüne (veya kıçına) sokmak
  • itin kuyruğunda
  • iti öldürene sürütürler
  • it ite (buyurur), it de kuyruğuna
  • it iti ısırmaz
  • it izi at izine karışmak
  • it kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış
  • itle çuvala girilmez
  • itle dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir
  • it ölüsü gibi
  • it sürü, para kazan
  • it sürüsü kadar
  • it ulur, birbirini bulur
  • it ürür, kervan yürür

Birleşik Kelimeler: itayağı, itboğan, itburnu, it canlı, it dalaşı, itdirseği, it elli, it hıyarı, it kopuk, itkuyruğu, itoğluit, it üzümü, ekin iti

TE

  • Türk alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça

[kimya]

  • Tellür elementinin simgesi

[isim]

[askerlik]

  • Bir tören sırasında, askerleri bir araya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı tiz ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tiye almak

Birleşik Kelimeler: ti borusu, ti işareti

[kimya]

  • Titan elementinin simgesi

ETİ

[isim]

[tarih]

  • Hitit

OT

[isim]

[bitki bilimi]

  • Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler

    Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle doldurulmuş

    Ranzalardan birinin üst yatağında bir ot şilte üzerinde, soyunmadan uzanan ve iki eli ensesinin altında düşünen ben. - Necip Fazıl Kısakürek

[eskimiş]

  • Zehir

[eskimiş]

  • İlaç

[argo]

  • Esrar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ot gibi
  • ot gibi yaşamak
  • ot tutunmak
  • otu çek köküne bak
  • ot yoldurmak

Birleşik Kelimeler: otobur, otyiyenler, acı ot, karacaot, sütlü ot, abdestbozan otu, adamotu, ağı otu, ağızotu, altın otu, andız otu, ardıç otu, avcı otu, ayrık otu, bağırsak otu, balık otu, bambul otu, ban otu, basur otu, beşparmak otu, bit otu, boğan otu, boy otu, burun otu, canavar otu, ciğer otu, çalgıcı otu, çayır otu, çiriş otu, çivit otu, çöreotu, çörek otu, dağ dalak otu, dalak otu, danakıran otu, deli otu, dereotu, dilotu, diş otu, dolama otu, dolma otu, domuz ayrık otu, domuz otu, dulaptal otu, dulavrat otu, eğir otu, eğrelti otu, engerek otu, esrar otu, eşek otu, evliya otu, fare otu, fıtık otu, gebre otu, gelin otu, geyik otu, göbek otu, güzelavrat otu, hamam otu, hasır otu, horozcuk otu, İdris otu, imparator otu, kabakulak otu, kanarya otu, kandıra otu, kan otu, kartallı eğrelti otu, kasık otu, kaşık otu, kedi otu, kelebek otu, kene otu, kıl otu, kırlangıç otu, kokulu çayır otu, kovan otu, koyun otu, kuduz otu, kum otu, kurbağa otu, kurşun otu, kuş otu, küstüm otu, limon otu, lohusa otu, marsıvan otu, mayasıl otu, melek otu, mercan otu, meyhaneci otu, misk otu, mübarek otu, nevruz otu, nezle otu, oğul otu, Oltu otu, ökse otu, öksürük otu, ölmez otu, pamuk otu, panzehir otu, pelin otu, pire otu, pisik otu, pisipisi otu, sabun otu, sakar otu, sancı otu, sarımsak otu, sedef otu, selam otu, semizotu, sıçanotu, sıraca otu, siğil otu, sinir otu, solucan otu, sökü otu, süpürge otu, süt otu, şerbetçi otu, şeytan otu, şifa otu, tarak otu, taşkıran otu, tavşancıl otu, turp otu, tükürük otu, türüz otu, tüylü dalak otu, uyuz otu, yakı otu, yapışkan otu, yara otu, yavşan otu, yoğurt otu, yüksük otu, zemberek otu, zembil otu, ciğer otları, sinir otları

BE

  • Türk alfabesinin ikinci harfinin adı, okunuşu

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Namluna dayanır, yola dalarsın / Duruşun bakışın yaman, be Ali! - Faruk Nafiz Çamlıbel

[kimya]

  • Berilyum elementinin simgesi

BİT

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yarım kanatlılar alt takımına giren, insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan böcek, kehle (Pediculus)

    Baş biti. Vücut biti.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • biti kanlanmak
  • bit kadar

Birleşik Kelimeler: bit otu, bitpazarı, bityeniği, bit yeniği, kabuklu bit, ağaç biti, arı biti, asma biti, buğday biti, çiçek biti, ekin biti, fındık biti, fidan biti, kasık biti, su biti, tahta biti, tavuk biti, yaprak biti

BET

[isim]

  • Beniz kelimesi ile birlikte, `yüz rengi` anlamında ikileme oluşturan bir söz
  • Bereket kelimesi ile birlikte `bolluk` anlamında ikileme oluşturan bir söz

    Ucuzluklarına hayret ettiğimiz her çeşit satıcılar, o bet bereket nereye kaybolmuş? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beti benzi atmak (veya solmak veya uçmak veya kül kesilmek veya kireç kesilmek)
  • beti benzi kalmamak
  • beti bereketi kalmamak (veya kaçmak)

EBE

[isim]

  • Doğum işini yaptıran kadın

    Babam ebe bulmaya koştu. - Ayla Kutlu

[halk ağzında]

  • Büyükanne, nine
  • Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün sorumluluğu üzerine alan çocuk, oyun ebesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ebe olmak

Birleşik Kelimeler: ebebulguru, ebegümeci, ebekuşağı, ebemkuşağı, körebe, dil ebesi, kumar ebesi, laf ebesi, lakırtı ebesi, oyun ebesi, söz ebesi

İZ

[isim]

  • Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare

    Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti

    Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare

    Cinayet izleri.

  • Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser

    O çağ uygarlığından iz kalmadı.

[matematik]

  • Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iz bırakmak
  • izi belirsiz olmak
  • izinden yürümek
  • izine basmak
  • izine dönmek
  • izine düşmek
  • izine uymak
  • izini düşürmek
  • izini kaybetmek
  • izi silinmek
  • iz sürmek

Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

BETİ

[isim]

  • Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi

EBET (Kelime Kökeni: Arapça ebed)

[isim]

[eskimiş]

  • Sonu olmayan gelecek zaman, sonsuzluk

    İşte bu, ezelden bilinmemiş, ebede kadar bilinmeyecektir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: ezel ebet

BOT (Kelime Kökeni: İngilizce boat)

[isim]

  • Küçük gemi

    Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu. - Haldun Taner

  • Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal

Birleşik Kelimeler: borda botu, çıkarma botu, varagele botu

[isim]

  • Uzun konçlu, kapalı ayakkabı

    Botlarımı çıkartırken yatağın altında Mine'nin bez terliklerini görüyorum. - Ahmet Ümit