NUMARASIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

NUMARASIZ harflerini içeren 5 harfli 40 kelime bulunuyor. 5 harfli NUMARASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MUZIR11, SIZMA11, ARMUZ10, ARSIZ10, ANSIZ10, MARUZ10, MAZUR10, NAZIM10, SARIZ10, UZAMA10, UZMAN10, ZARSI10, ARIZA9, AZMAN9, MUSIR9, MARAZ9, NAMAZ9, NAZIR9, SAZAN9, ZURNA9, ZAMAN9, MISRA8, MASUN8, MASNU8, NAMUS8, NAZAR8, RANZA8, SIRMA8, SINMA8, SUNMA8, SAMUR8, SARIM8, IRAMA7, MANAS7, NASIR7, SAMAN7, SARMA7, SANRI7, SANMA7, SAUNA7

IRAMA

[isim]

  • Iramak işi

MANAS

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kın kanatlılardan, ergin evrede yaprakları, kurtçuk evresinde kökleri kemirerek tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir böcek (Polyhylla fullo)

NASIR (Kelime Kökeni: Arapça nāsūr)

[isim]

  • En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri

    Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nasır bağlamak (veya tutmak)
  • nasırına basmak

Birleşik Kelimeler: nasır yakısı

SAMAN

[isim]

  • Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saman altından su yürütmek
  • saman gibi

Birleşik Kelimeler: saman alevi, saman kâğıdı, samankapan, saman nezlesi, saman rengi, saman sarısı, Samanuğrusu, Samanyolu

SARMA

[isim]

  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

  • Saran, içine alan şey, zarf

[askerlik]

  • Çevirme
  • Lahana, pazı ve üzüm yaprağının hazırlanan içle sarılmasıyla yapılan etli veya zeytinyağlı yemek

[madencilik]

  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk

[sıfat]

  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması

SANRI

[isim]

[ruh bilimi]

  • Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, varsanı, birsam, halüsinasyon

    Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey. - Attila İlhan

SANMA

[isim]

  • Sanmak işi, zannetme, zanneyleme

SAUNA (Kelime Kökeni: Fransızca sauna)

[isim]

  • Kuru buhar banyosu
  • Bu banyonun bulunduğu yer

    Şu anda yapabileceğim tek şey buradan çıkar çıkmaz bir saunaya gitmek. - Selçuk Erez

MISRA (Kelime Kökeni: Arapça miṣrāʿ)

[isim]

[edebiyat]

  • Dize

MASUN (Kelime Kökeni: Arapça maṣūn)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Korunan, korunmuş

    Poyrazdan masun bir kulübe göreceksin. - Sait Faik Abasıyanık

  • Saklanmış

MASNU (Kelime Kökeni: Arapça maṣnūʿ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Sanatla yapılmış (ürün)
  • Aslı olmayan, uydurma, yapma, düzme, düzmece, sahte

NAMUS (Kelime Kökeni: Arapça nāmūs)

[isim]

  • Bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet

    Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu? - Etem İzzet Benice

  • Dürüstlük, doğruluk

    Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim. - Mehmet Kaplan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • namusu iki paralık olmak
  • namusuna dokunmak
  • namusuna sinek kondurmamak
  • namusunu temizlemek
  • namusu temizlenmek
  • namusuyla yaşamak

Birleşik Kelimeler: namus belası, namus borcu, namus cinayeti, namus davası, namus sözü

NAZAR (Kelime Kökeni: Arapça naẓar)

[isim]

  • Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz

[eskimiş]

  • Bakış, bakma, göz atma

    İlk nazarda mağrur, azametli tesirini veriyor. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... nazarıyla bakmak
  • nazara gelmek
  • nazar değmek
  • nazarı değmek

Birleşik Kelimeler: nazar boncuğu, nazarıdikkat, nazarıitibar, noktainazar, sarfınazar

RANZA (Kelime Kökeni: İtalyanca rancio)

[isim]

  • Gemi, tren, kışla, yatılı okul vb. yerlerde üst üste yapılan yatak yeri

SIRMA

[isim]

  • Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel

    Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan

    Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır. - Salâh Birsel

  • Rütbe gösteren şerit

Birleşik Kelimeler: sırma saç