NİŞANLILIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

NİŞANLILIK harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli NİŞANLILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AŞILI10, IŞKIN10, KIŞIN10, KILIŞ10, AŞKIN9, AŞLIK9, ALKIŞ9, AKŞIN9, KIŞLA9, KANIŞ9, KAŞLI9, KALIŞ9, NAKIŞ9, ŞANLI9, İŞKAL8, KANİŞ8, NİŞAN8, NAKŞİ8, KINLI7, KILLI7, ANLIK6, ALLIK6, KANLI6, KALIN6, NALIN6, ALKİL5, LAKİN5, NAKLİ5, NAKİL5, NANİK5

ALKİL (Kelime Kökeni: Fransızca alkyle)

[isim]

[kimya]

  • Alkol kökü

LAKİN (Kelime Kökeni: Arapça lākin)

[bağlaç]

  • Ama

    Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Ancak

NAKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça naḳlī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Taşıma ile ilgili olan
  • Nakle dayanan, anlatılan, söylenen (gerçek)

Birleşik Kelimeler: naklî mazi

NAKİL (Kelime Kökeni: Arapça naḳl)

[isim]

  • Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
  • Göç, taşınma

    İşte, nakil masrafı da avucumda, diyerek otuz lirayı saydı. - Sermet Muhtar Alus

  • Anlatma, söyleme, hikâye etme
  • Bir görevden başka bir göreve atanma, tayin
  • Yazı veya resmin aynısını başka bir şeyin üzerine yapma, kopya etme
  • Başka dilden bir eseri kendi diline çevirme, tercüme etme

Birleşik Kelimeler: nakil aracı, nakil vasıtası, nakledilmek, nakletmek, naklettirmek, bitki nakli, kan nakli, organ nakli

[sıfat]

[eskimiş]

  • Taşıyan, aktaran, geçiren
  • Anlatan, hikâye eden

[fizik]

  • İletken

NANİK

[isim]

  • Başparmağı burna değdirip öteki parmakları açarak ve sallayarak yapılan alay işareti

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nanik yapmak

ANLIK

[sıfat]

  • Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane

    Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu? - Tarık Buğra

  • Bir anda oluşan, gelişen, spontane

[isim]

[ruh bilimi]

  • Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme yetisi

[isim]

[ruh bilimi]

  • Anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt

Birleşik Kelimeler: bir anlık

ALLIK

[isim]

  • Al olma durumu

    Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar. - Sermet Muhtar Alus

  • Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya

KANLI

[sıfat]

  • Kan bulaşmış

    Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi - Enis Behiç Koryürek

  • Kanı olan
  • Kan dökülmesine neden olan

    Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. - Tarık Buğra

  • İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil
  • Kanlanmış olan

    Kanlı göz.

[isim]

  • Kan davasında taraf olan kimse

    Oğlumun kanlısı Abbas kâfiri değil, oğlumun kanlısı Esme'dir. - Yaşar Kemal

[tıp]

  • Kanı yoğun olan, demevi

    Kanlı adam.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanlı gömlek gizlenemez
  • kanlısı olmak
  • kanlı yaş (veya yaşlar) dökmek

Birleşik Kelimeler: kanlı ishal, kanlı bıçaklı, kanlı canlı, kanlı katil, ağırkanlı, delikanlı, serinkanlı, sıcakkanlı, soğukkanlı

KALIN

[sıfat]

  • Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı

    Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Enli ve gür (kaş)
  • Yoğun, akıcılığı az olan

    Kalın bir sis tabakası.

  • Etli, dolgun

    Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde... - Memduh Şevket Esendal

  • Pes (ses)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalın incelene kadar ince süzülür

Birleşik Kelimeler: kalın bağırsak, kalın kafa, kalın ses, kalın ünlü, kalın yağ, ensesi kalın

[isim]

[halk ağzında]

  • Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık

    Babam senden çok mu istedi kalını? - Halk türküsü

[isim]

  • Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü

NALIN (Kelime Kökeni: Arapça naʿleyn)

[isim]

  • Takunya

    Çarşı hamamlarındaki nalınlar da boy boymuş. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: natır nalını

KINLI

[sıfat]

  • Kını olan, bir kınla sarılı olan

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kını çok gelişerek bağlı bulunduğu sapı az veya çok saran yaprak

KILLI

[sıfat]

  • Kılı olan, kıl ile kaplı

    İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - Peyami Safa

İŞKÂL (Kelime Kökeni: Arapça işkāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Güçleştirme, zorlaştırma, çetinleştirme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • işkâl etmek

KANİŞ (Kelime Kökeni: Fransızca caniche)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek

    Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir. - Ömer Seyfettin

NİŞAN (Kelime Kökeni: Farsça nişān)

[isim]

  • İşaret, iz, belirti, alamet
  • Nişanlanma sırasında yapılan tören

    Bizi nişana çağırdılar.

  • Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma

    Nişanı bozmuşlar.

  • Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef
  • Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme
  • Devlet nişanı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nişan almak
  • nişanı (veya nişanını) atmak (veya bozmak)
  • nişan koymak
  • nişan takmak
  • nişan yapmak

Birleşik Kelimeler: nişan halkası, nişan yüzüğü, ağız nişanı, devlet nişanı