[isim]

[kimya]

• Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)

[sıfat]

• Birleşiminde nikel bulunan

• Nikelle kaplanmış

[isim]

[eskimiş]

[tıp]

• Damla hastalığı

[isim]

• Tokat iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

[kimya]

• Tütün yapraklarından çıkarılan, renksiz, açıkta bırakıldığında havadan oksijen alarak esmerleşen, 247 °C'de kaynayan, 1,033 yoğunluğunda çok zehirli bir alkaloit (C10H14N2)

  Sigara içmeyiz, nikotinin yarın bize yapabileceği fenalıkları düşünmek elimizi felce uğratır. - Peyami Safa

[sıfat]

• Nikeli andıran, nikele benzeyen, nikel gibi

[isim]

[eskimiş]

• Talihsizlik, felaket

  Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Düşkünlük

[sıfat]

[eskimiş]

• İyimser

  Zaten yaradılışı icabı çok nikbin bir gençti. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim]

[müzik]

• Klasik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam

[isim]

[eskimiş]

• Yüz örtüsü, peçe

[isim]

[hukuk]

• Bir erkekle bir kadının evlilik birliği kurmasını sağlayacak yasal işlem, evlilik akdi

  On beş güne kadar nikâhınız oluyor diye işittim, pek sevindim. - Reşat Nuri Güntekin

[eskimiş]

• Nikâh sırasında erkeğin kadına borçlandığı para

  Kadın nikâhından vazgeçmiş.

Ata Sözleri ve Deyimler

• nikâh düşmek
• nikâh etmek
• nikâh kıymak
• nikâh koymak
• nikâhta keramet vardır
• nikâh tazelemek

[isim]

• Nikellemek işi

[-i]

• Nikel ile kaplamak

[isim]

• İyimserlik

[sıfat]

• Birleşiminde nikel bulunmayan

• Nikelle kaplanmamış