NARIBEYZA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

NARIBEYZA harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli NARIBEYZA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BEYAZ12, NABIZ11, YAZIN11, YAZIR11, AYNAZ10, BANAZ10, BAZEN10, BAYRI10, BAYIR10, YAZAR10, ZEBAN10, ZEBRA10, ARIZA9, BEYAN9, BAYAN9, NAZIR9, YABAN9, NAZAR8, RANZA8, YARIN8, AYRAN7, BARAN7, ERBAA7, REAYA7, YARAN7, YAREN7, ARENA5

ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)

[isim]

  • Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan

[mecaz]

  • Siyasi çekişmelerin geçtiği yer

AYRAN

[isim]

  • Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm
  • Yoğurdun sulandırılıp çalkalanmasıyla yapılan içecek

    Taşlığa oturup soğuk ayranlar içtik. - Fikret Otyam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayranı kabarmak
  • ayranım budur, yarısı sudur
  • ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya

Birleşik Kelimeler: ayran ağızlı, ayran budalası, ayran delisi, ayran gönüllü

BARAN (Kelime Kökeni: Farsça bārān)

[isim]

[eskimiş]

  • Yağmur

ERBAA

[isim]

  • Tokat iline bağlı ilçelerden biri

REAYA (Kelime Kökeni: Arapça reʿāyā)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
  • Tanzimattan önce Osmanlı Devleti'nin Müslüman olmayan uyrukları

    Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Hristiyan

YÂRAN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)

[isim]

  • Dostlar

    Durup el bağlayalar yâran saf saf - Baki

[tarih]

  • Bir amaç çevresinde toplanmış veya aynı amacı güttükleri için bir araya gelmiş olanların tümü

    Rusçuk yâranı. Malta yâranı.

YÂREN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)

[isim]

  • Arkadaş, yakın dost

    Görmeye gelenleri, hâl hatır soranları / Sevgili yârenleri görmez olasın bir gün - Yunus Emre

  • Dostların oluşturduğu topluluk

Birleşik Kelimeler: yârenbaşı

NAZAR (Kelime Kökeni: Arapça naẓar)

[isim]

  • Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz

[eskimiş]

  • Bakış, bakma, göz atma

    İlk nazarda mağrur, azametli tesirini veriyor. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... nazarıyla bakmak
  • nazara gelmek
  • nazar değmek
  • nazarı değmek

Birleşik Kelimeler: nazar boncuğu, nazarıdikkat, nazarıitibar, noktainazar, sarfınazar

RANZA (Kelime Kökeni: İtalyanca rancio)

[isim]

  • Gemi, tren, kışla, yatılı okul vb. yerlerde üst üste yapılan yatak yeri

YARIN

[isim]

  • Bugünden sonra gelecek ilk gün
  • Gelecek, ilerideki zaman

    İnsan daima yarını düşünmeli.

[zarf]

  • (ya'rın) Bugünden sonra gelecek ilk gün içinde

    Bin beş yüzü toka edip yarın halıyı çekeceksin. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yarından tezi yok

Birleşik Kelimeler: yarın öbür gün, bugün yarın, arkası yarın, bugünden yarına

ARIZA (Kelime Kökeni: Arapça ʿāriża)

[isim]

  • Aksama, aksaklık, bozulma

[coğrafya]

  • Engebe

[müzik]

  • Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arıza yapmak

BEYAN (Kelime Kökeni: Arapça beyān)

[isim]

  • Bildirme

[edebiyat]

  • Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beyan etmek

Birleşik Kelimeler: beyan değeri, beyanname, ayan beyan, irade beyanı, mal beyanı

BAYAN

[isim]

  • Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü

    Bayan İnci.

  • Kadın

    Bir bayan geldi.

  • Eş, karı

    Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti. - Halide Edip Adıvar

[ünlem]

  • Kadınlara bir seslenme sözü

    Bayan! Kimi aradınız?

Birleşik Kelimeler: başbayan

NAZIR (Kelime Kökeni: Arapça nāẓir)

[sıfat]

  • Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)

    Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır. - Haldun Taner

[isim]

[eskimiş]

  • Bakan

    Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: hariciye nazırı, telaşe nazırı

YABAN (Kelime Kökeni: Farsça yābān)

[isim]

  • İnsan yaşamayan ıssız yer
  • Vahşi olan, evcil olmayan canlı

    Yaban keçisi. Yaban kedisi.

  • Kendi kendine yetişen bitki

    Yaban sarımsağı.

  • Aile ocağından uzak olan yer

    Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]

  • Issız

    Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler. - Falih Rıfkı Atay

[halk ağzında]

  • Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse

    Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yabana atmak
  • yabana gitmek
  • yabana söylemek

Birleşik Kelimeler: yaban arısı, yaban armudu, yaban asması, yaban baklası, yaban çileği, yaban defnesi, yaban domuzu, yaban enginarı, yaban eriği, yaban eşeği, yaban fesleğeni, yaban gülü, yaban havucu, yaban inciri, yaban kazı, yaban keçisi, yaban kedisi, yaban keteni, yaban koyunu, yaban maydanozu, yaban mersini, yaban nanesi, yaban ördeği, yaban pancarı, yaban pazısı, yaban sümbülü, yaban tavşanı, yaban teresi, yaban turpu, yaban yasemini, yazı yaban