[sıfat]

[kimya]

• İçinde alkali bulunan, kalevi, antiasit

[sıfat]

• Zeki

[isim]

• Atak olanın durumu veya atak bir biçimde yapılan iş, davranış, cüret

  Kara Yusuf ve arkadaşlarındaki ataklık halkı sarıyor. - Tarık Buğra

[sıfat]

• Kanadı olan

  Senelerden beri leylek görmüyorum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son senelerde İstanbul'a rağbetleri az. - Ahmet Haşim

[isim]

[ruh bilimi]

• Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce

[isim]

• Uyanıklık

[sıfat]

• Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş

• Altı tane alabilen

  Altılık bir kutu.

• Düzinenin yarısı

[isim]

• Alık olma durumu, belahet

[isim]

[halk ağzında]

• Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası

• Yapılarda cephe süsü

[isim]

[eskimiş]

• Akıl yolu ile kazanılan bilgiler

[isim]

• İtalya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

[sıfat]

• Kanıtla gösterilmiş, müdellel

[isim]

• Artıp kalan şey, bakiye

• Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, harabe

  Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne. - Necati Cumalı

• İz, işaret

[mecaz]

• Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

  Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir. - Haldun Taner

[isim]

[halk ağzında]

• Sözü dinlenmeyen, rezil, itilip kakılan kimse

[sıfat]

• İçinde katık bulunan