NAKLETTİRME Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

NAKLETTİRME harflerini içeren 7 harfli 45 kelime bulunuyor. 7 harfli NAKLETTİRME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Naklettirme ile başlayan 7 harfli kelimeler. İçinde Naklettirme olan 7 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ERİTMEK8, ERİNMEK8, ETTİRME8, EMEKTAR8, EKTİRME8, İNLETME8, İTLENME8, İNLEMEK8, İLENMEK8, İLETMEK8, KAMİLEN8, KEMERLİ8, KERAMET8, KATETME8, MİNKALE8, MİNERAL8, METANET8, METALİK8, MERTLİK8, METELİK8, METİLEN8, MELANİT8, MELANET8, MELAİKE8, TİTREME8, TEMİNAT8, TEMATİK8, ANTERİT7, ANTETLİ7, ATLETİK7, ENTRİKA7, EKLENTİ7, İLETKEN7, KLARNET7, KANTİTE7, KENETLİ7, KERATİN7, LATERİT7, REALİTE7, TENTELİ7, TERİLEN7, TRAKEİT7, TELKARİ7, TELATİN7, TEKERLİ7

ANTETLİ

[sıfat]

  • Başlıklı

ATLETİK (Kelime Kökeni: Fransızca athlétique)

[sıfat]

  • Vücudu gelişmiş, biçimli, atlet gibi

[spor]

  • Atletleri ilgilendiren

    Atletik oyunlar.

ENTRİKA (Kelime Kökeni: Fransızca intrigue)

[isim]

  • Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise, hile, dek (II)

    Komşu çocuğuyla entrikaları, yarım temasları hiç olmamıştır. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • entrika çevirmek
  • entrikaya kurban gitmek

EKLENTİ

[isim]

  • Bir şeye eklenmiş olan, ek durumunda bulunan parça

    Ondan öğrendiklerim, onun ufku, onun kadar olmasa da birkaç önemli eklenti dışında, bugün de tümüyle geçerlidir. - Reha Mağden

İLETKEN

[sıfat]

[fizik]

  • Akım, ısı, ses vb.ni geçiren (madde), nâkil, yalıtkan karşıtı
  • Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere aktaran (madde, şey)

Birleşik Kelimeler: iletken damarlar, yarı iletken

KLARNET (Kelime Kökeni: Fransızca clarinette)

[isim]

[müzik]

  • Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

    Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: basklarnet

KANTİTE (Kelime Kökeni: Fransızca quantité)

[isim]

  • Nicelik

KENETLİ

[sıfat]

  • Kenedi olan
  • Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan

    İnce dudakları birbirine kenetli, taş gibi öylece oturuyor. - Ayşe Kulin

[mecaz]

  • Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış

Birleşik Kelimeler: ağzı kenetli

KERATİN (Kelime Kökeni: Fransızca kératine)

[isim]

[anatomi]

  • Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde

LATERİT (Kelime Kökeni: Fransızca latérite)

[isim]

[jeoloji]

  • Sıcak, nemli iklimlerde oluşan, parlak kırmızı veya kahverengiye çalan kırmızı renkli, demir oksit ve alüminyum bakımından zengin toprak

REALİTE (Kelime Kökeni: Fransızca réalité)

[isim]

  • Gerçeklik

    Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez. - Orhan Seyfi Orhon

TENTELİ

[sıfat]

  • Tentesi olan

    Uzun, tenteli, tek atlı muhacir arabalarına binilir. - Refik Halit Karay

TERİLEN (Kelime Kökeni: İngilizce terylene)

[isim]

  • Yapay polyester lifleri veya ipliği, tergal

[sıfat]

  • Bu liften yapılan

TRAKEİT (Kelime Kökeni: Fransızca trachéite)

[isim]

[tıp]

  • Nefes borusunun iltihaplanması

TELKÂRİ

[isim]

  • Tel durumundaki gümüşü, altını örerek veya bir şey üzerine kakarak yapılan iş

[sıfat]

  • Gümüş veya altını ince teller durumuna getirip örerek yapılan (takı vb.)

[sıfat]

  • Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü

    Telkâri bir vazo.