NAHOŞ ile Oluşan Kelimeler (NAHOŞ Kelime Türetme)

NAHOŞ harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. NAHOŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Nahoş kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

NAHOŞ13

4 Harfli Kelimeler

HONA9, ŞANO8

3 Harfli Kelimeler

HOŞ11, ŞAH10, OHA8, HAN7, ŞAN6, ONA4

2 Harfli Kelimeler

OH7, AH6, HA6, AŞ5, ON3, AN2

AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)

[isim]

  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim]

[halk ağzında]

  • İki tarla arasındaki sınır

[isim]

  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.

ON

[isim]

  • Dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı

[sıfat]

  • Dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • on defa (veya kere)
  • on parmağı boğazında olmak
  • on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
  • on parmağında on kara

Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü

ONA

[zamir]

  • O zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

    Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ona göre hava hoş

Birleşik Kelimeler: ona buna, sözüm ona

[isim]

  • Yemek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşını, eşini, işini bil
  • aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
  • aş taşınca kepçeye paha olmaz
  • aş tuz ile, tuz oran ile

Birleşik Kelimeler: aş damı, aşerme, aşevi, aşhane, aş ocağı, alaca aş, katıklı aş, arabaşı

ŞAN (Kelime Kökeni: Arapça şān)

[isim]

  • Ün

    Ondan usanmak, onunla didişmemek erkekliğin şanından mıydı? - Sait Faik Abasıyanık

  • Gösteriş, gösterişlilik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şanına yakışmak
  • şanına yedirememek
  • şanından olmak
  • şan vermek

[isim]

[müzik]

  • İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi

AH

[isim]

  • İlenme, beddua

[ünlem]

  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]

  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah

HA

[ünlem]

  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

  • (ha:) Şaşma anlatan bir söz

    Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

  • (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

    Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan

  • (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

    Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan

[bağlaç]

  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]

  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat]

[kaba konuşmada]

  • Evet

[teklifsiz konuşmada]

  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]

  • Hahniyum elementinin simgesi

HAN

[isim]

[tarih]

  • Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan

    Kırım hanları. Altın Ordu hanları.

  • Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan

[isim]

[eskimiş]

  • Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı

    Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • han gibi
  • han hamam sahibi (olmak)
  • han kapısından teğelti atmak

Birleşik Kelimeler: iş hanı, yolgeçen hanı

[isim]

  • Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri

OH

[ünlem]

  • Sevinç, beğenme, hayranlık, rahatlama vb. duyguları belirten bir söz

    Oh, hele şükür! Hepsinin ellerinden kurtulduk. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oh çekmek
  • oh demek
  • oh olsun!

ŞANO (Kelime Kökeni: İtalyanca scena)

[isim]

[eskimiş]

  • Tiyatro sahnesi

    Bir sevdiğim, şanoda şarkı söyler / Biri yanı başımda / İçer içer, ötekini kıskanır - Orhan Veli Kanık

OHA

[ünlem]

  • Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • Kaba ve yakışıksız davranışta bulunan kişilere karşı kullanılan söz

HONA

[isim]

[halk ağzında]

  • Erkek sığır

ŞAH (Kelime Kökeni: Farsça şāh)

[isim]

[tarih]

  • İran veya Afgan hükümdarı
  • Satranç oyununda her yönde tek hane gidebilen en önemli taş

    Sonra şahını bir hane geri aldı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Alevilik, Bektaşilikte pir

[sıfat]

  • Benzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şahken şahbaz olmak

Birleşik Kelimeler: şah beyit, şah damarı, şah mat, şahmeran, şahmerdan, şahtere, ahım şahım

[isim]

  • Atın, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şaha kalkmak

HOŞ (Kelime Kökeni: Farsça ḫoş)

[sıfat]

  • Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren

    Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı - Âşık Veysel

[zarf]

  • Bununla birlikte

    Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. - Halide Edip Adıvar

[zarf]

  • Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hoşa gitmek
  • hoş bulduk (veya gördük)
  • hoş geldiniz
  • hoş görmek (veya karşılamak)
  • hoş tutmak
  • hoşuna gitmek

Birleşik Kelimeler: hoşbeş, hoşgörü, hoş koku, hoşkuran, hoşsohbet, bir hoş, helalühoş, mayhoş, meyvehoş

NAHOŞ (Kelime Kökeni: Farsça nāḫoş)

[sıfat]

  • Hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin

    Öteden beri denemişimdir, bu, daima bana bir nahoş vaka haber verir. - Burhan Felek