[isim]

[eskimiş]

• Mareşal

  Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

[eskimiş]

• Yazı ile bildiren, haber veren

[isim]

[teknik]

• Taşıtlarda motorun ısı durumunu göstergeye yansıtan araç

[isim]

[fizik]

• Gösterge

[sıfat]

[eskimiş]

• Başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış

[isim]

[dil bilgisi]

• Türev

[sıfat]

[eskimiş]

• Özleyen, göreceği gelen

[sıfat]

[eskimiş]

• Tanrı'ya ortak koşan

[isim]

• Hizmet, mal vb. alan ve karşılığında ücret ödeyen kimse

  Fırçayı iyice sabunlar, hoş vuruşlarla dolaştırırdı müşterinin yüzünde. - Necati Cumalı

• Alıcı

[isim]

[gök bilimi]

• Jüpiter

[sıfat]

[eskimiş]

• Yakınan, sızlanan, şikâyetçi

Ata Sözleri ve Deyimler

• müşteki olmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Biçim verilmiş

• İri, gösterişli

[isim]

• Mareşallik

[sıfat]

• Ortak

  İnsanlar müşterek tecrübeleri taşıdıkları için birbirlerinin ne dediklerini anlayabilirler. - İsmet Özel

• Birlikte

  Bu işte her ikiniz de müştereksiniz.

• Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan

  Müşterek idare.

[sıfat]

• Güç, zor, çetin

  Mektubunuzu aldım, çok müşkül olan sualinize hatıralarımı yoklayarak cevap vermeye çalışacağım. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[isim]

• Engel, güçlük, zorluk

  Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

[eskimiş]

• Ortaklık, ortaklaşma

[dil bilgisi]

• İşteş çatı

Ata Sözleri ve Deyimler

• müşareket etmek

[isim]

• Bağ bozumuna yakın bir zamanda yetişen, kalınca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm

[zarf]

• Ortaklaşa

  Eğer o razı olmazsa masrafı müştereken veririz. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Güçlük, güçlükler, zorluklar

  İtiraf edelim ki dünkü halkımız henüz sanata karşı hazırlıklı olmadığı için çok büyük müşkülata maruz kalıyordu. - Asaf Halet Çelebi

Ata Sözleri ve Deyimler

• müşkülat çekmek
• müşkülat çıkarmak

[isim]

• Eklentiler

[sıfat]

[eskimiş]

• Bir şey için çok istek gösteren, istekli

• İştahlı