[isim]

• Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı

  O devirlere ait yatağanlar, baltalar, karabinalar, paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

• müze gibi

[sıfat]

• Müzeye konulacak değerde veya eskilikte olan

  Şimdi bunlar sırf müzelik birer obje olarak duruyorlar. - Haldun Taner

[alay yollu]

• Eski, köhne

[sıfat]

[eskimiş]

[dil bilgisi]

• Eril

[isim]

[eskimiş]

• Bir iş için herhangi bir üst makama yazılan yazı

  Yarın kaymakama müzekkere verecekti. - Reşat Nuri Güntekin

[hukuk]

• Yargılama makamının, bir kararın yerine getirilmesi konusunda belli bir makama yazdığı yazı

[isim]

• Müze kuran veya müzede çalışan kimse

  Müzeci Hamit Bey.

[isim]

• Müze kurma veya işletme işi

[sıfat]

[eskimiş]

• Süslenmiş, bezenmiş

[sıfat]

• Arabozan

[isim]

• Arabozanlık

Ata Sözleri ve Deyimler

• müzevirlik etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• Bozuk (yönetim)

• Çok karışık, karmakarışık

[isim]

• Müzevirlemek işi

[-i]

• Birinin başkası aleyhine yaptıkları veya söylediklerini karşı tarafa iletmek, ara bozmak

  Çocuklar Ömer'i hoca efendiye müzevirlemişler, İffet'i kandırıp köftelerini alıyor, demişler. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]

[eskimiş]

• Altın suyuna batırılmış olan

• Yaldızla süslenmiş, yaldızlanmış