MÜTEZAYİT Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
MÜTEZAYİT harflerini içeren 4 harfli 27 kelime bulunuyor. 4 harfli MÜTEZAYİT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
MÜZE10,
AMİT (Kelime Kökeni: Fransızca amide)
- Amonyağın hidrojeni yerine bir asit kökünün geçmesiyle oluşan birleşiklerin sınıf adı
İTME
-
İtmek işi
Bir ayağıyla koltukları itmeyi sürdürürken bir yandan da oğlunun beslenme çantasını hazırlıyordu. - Elif Şafak
Birleşik Kelimeler: öz itme
MİAT (Kelime Kökeni: Arapça mīʿād)
- Bir şeyin yapılması için tanınan süre
-
Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi
Asker ayakkabısının miadı altı aydır.
Ata Sözleri ve Deyimler
- miadı dolmak
- miadı gelmek
META (Kelime Kökeni: Arapça metāʿ)
- Mal, ticaret malı
-
Sermaye
Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
TEMA (Kelime Kökeni: İtalyanca tema)
-
Asıl konu, temel motif, ana konu
Anıtın teması, Kurtuluş Savaşı'ydı. Tablonun teması.
- Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş, tem, ana konu
- Bir besteyi oluşturan temel motif, ana konu
AYET (Kelime Kökeni: Arapça āyet)
-
Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
Unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua ediyordu. - Ömer Seyfettin
ETÜT (Kelime Kökeni: Fransızca étude)
- Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
- Ön çalışma
- Belli bir konuyu inceleyen, araştıran eser veya yazı
-
Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışmaları, mütalaa, müzakere
Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu. - Çetin Altan
Ata Sözleri ve Deyimler
- etüt etmek
Birleşik Kelimeler: etüt odası
TAYT (Kelime Kökeni: İngilizce tight)
- Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü
- Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi
YETİ
-
İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke
Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz. - Azra Erhat
- Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke
AZİT (Kelime Kökeni: Fransızca azide)
- Azothidrik asit HN3 teki hidrojenin yerine bir kökün geçmesi ile türeyen birleşikler
EMAY (Kelime Kökeni: Fransızca émail)
- Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
MAYİ (Kelime Kökeni: Arapça māyiʿ)
-
Sıvı
Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü. - Refik Halit Karay
TAZE (Kelime Kökeni: Farsça tāze)
-
Bozulmamış, bayatlamamış olan
Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. - Memduh Şevket Esendal
-
Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Yeni, zamanı geçmemiş
Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı
-
Genç kadın
Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- taze ot görmüş eşek gibi
Birleşik Kelimeler: taze fasulye, tazekan, taze para, taze soğan, her dem taze, terütaze
ÜTME
- Ütmek işi
- Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır
ÜMİT (Kelime Kökeni: Farsça umīd)
-
Umut
Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım. - Aka Gündüz
Ata Sözleri ve Deyimler
- ümide düşmek
- ümide kapılmak
- ümidi boşa çıkmak
- ümidi kırılmak
- ümidini kesmek
- ümidini kırmak
- ümidi sönmek
- ümit (veya ümidini) bağlamak
- ümit beslemek
- ümit bırakmak
- ümit etmek
- ümit kesmek
- ümit serpmek
- ümit uyanmak
- ümit vermek
Birleşik Kelimeler: ümit dünyası, ümit kapısı, ümit kırıklığı