MÜTEYAKKIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
MÜTEYAKKIZ harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜTEYAKKIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
YÜZME13,
TAKKE (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳiye)
-
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- takke düştü, kel göründü
KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)
-
Boy, endam
Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner
- Farz olan namazdan önce okunan iç ezan
Ata Sözleri ve Deyimler
- kamet getirmek
- kameti artırmak
KATIK
-
Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek
Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi. - Halikarnas Balıkçısı
- Yağı alınmış yoğurt, ayran
Ata Sözleri ve Deyimler
- katık etmek
KATKI
-
Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım
Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu. - Necati Cumalı
- Bir şeye katılan başka bir madde
- Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler
- Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan
Ata Sözleri ve Deyimler
- katkıda bulunmak
Birleşik Kelimeler: katkı maddesi, katkı payı
MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)
-
Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği
Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: maket bıçağı
ATMIK
- Meni
Birleşik Kelimeler: atmık kanalı
KATIM
-
Katma işi
Koç katımı.
Birleşik Kelimeler: koç katımı
KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)
- Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)
TIKMA
- Tıkmak işi
TAKIM
- Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
-
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik. - Muzaffer İzgü
-
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
Orta oyunu takımı.
- Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
- Sigara ağızlığı
- Takım elbise
- Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad
-
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu. - Halide Edip Adıvar
-
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin
- Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
- Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
- Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
- Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
Ata Sözleri ve Deyimler
- takım tutmak
- takım yapmak
Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları
YEKTA (Kelime Kökeni: Farsça yektā)
- Tek, eşsiz
EYTAM (Kelime Kökeni: Arapça eytām)
- Yetimler
Birleşik Kelimeler: darüleytam
KIYAK
-
Benzerlerinden üstün olan, çok güzel, mükemmel
Kıyak bir koşu atı. Kıyak bir söz.
- Hoşgörü, ayrıcalık tanıma
- Güzel, biçimli, yakışıklı, düzgün giyimli
-
Kıyıcı, zalim, gaddar
Hırsızların en kıyağı, kaçakçıların en gözü karası hep burada. - Necip Fazıl Kısakürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıyak geçmek (veya çekmek veya yapmak)
- kıyak kaçmak
Birleşik Kelimeler: kafası kıyak
KAYIT (Kelime Kökeni: Arapça ḳayd)
-
Bir yere mal ederek deftere geçirme
Çocuğun kaydı bulunamadı.
-
Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması
Hafızama güvenmeyiniz. Kayıtlarınız daha sağlamdır. - Refik Halit Karay
- Önem verme
- Resmî belge
- Sesi veya görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi
-
Şart
Kitabımı geri gönderme kaydıyla verebilirim.
-
Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme
Hiçbir kayıt ileri sürmeksizin.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kayda geçirmek
- kaydını düşmek
- kaydını silmek
- kayıt altına girmek
- kayıt koymak
- kayıttan düşmek
Birleşik Kelimeler: kayıt defteri, kayıt dışı, kayıt kabul, kayıt kuyut, kayda değer, kaydedilmek, kaydetmek, kaydettirmek, kaydıhayat, kaydıihtiyat, kaydolmak, kesin kayıt, ön kayıt, nüfus kaydı, sabıka kaydı
- Pencere çerçevesi
- Araç, eşya
- Yiyecek
Birleşik Kelimeler: kış kayıtı
KAYME (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾime)
- Kâğıt para, kaime