MÜSEKKİN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
MÜSEKKİN harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜSEKKİN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KİMÜS9,
EKSİN
- Anyon
EKSİK
-
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
Bu kitap eksik, baş tarafı yok.
- Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
- Az
-
İhtiyaç duyulan şey
Aynı zamanda, eski dönem edebiyatımızın sohbet ve mülakat türlerinde boşluk olan eksiğini tamamlıyordu. - Ahmet Kabaklı
Ata Sözleri ve Deyimler
- eksik çıkmak
- eksik doğmak
- eksik etmemek
- eksik gelmek
- eksik olma!
- eksik olmamak
- eksik olmasın
- eksik olsun
Birleşik Kelimeler: eksik artık, eksik etek, eksik gedik, tahtası eksik, yuları eksik
İNMEK
- Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
-
Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak
Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü. - Peyami Safa
-
Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek
Dağdan kurt indi.
-
Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak
Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi. - İhsan Oktay Anar
-
Konaklamak
Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi. - Halide Edip Adıvar
-
Alçalıp eski durumuna dönmek
Sular indi. Şiş indi.
-
Fiyatı düşürmek
Bin lira daha indim, gene almadı.
-
Değeri düşmek
Altın fiyatları indi.
-
Vurmak
Şimdi kafana inerim!
-
Yıkılmak
Yağmurdan duvar inmiş.
-
İnme gelmek
Sağ tarafına inmiş.
-
Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak
Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara. - Çetin Altan
-
Uzamak, ulaşmak
Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu. - Ömer Seyfettin
- Ağmak
-
Sayısı azalmak
Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: indibindi, günindi
KESİN
-
Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu
Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden. - Nurullah Ataç
- Kesinlikle
Ata Sözleri ve Deyimler
- kesin olarak
Birleşik Kelimeler: kesin bilgi, kesin fiyat, kesin kayıt
KESKİ
- Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
- Demir ve sac kesmek için üzerine çekiçle vurularak yürütülen keskin araç, tırnak
- Pulluk gövdesi önüne takılan ve toprağı kesip ayıran, bıçak veya disk biçiminde çelikten yapılmış pulluk parçası
KESİK
-
Kesilmiş olan, maktu
Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi. - Halide Edip Adıvar
-
Kesilerek bozulmuş olan
Kesik süt.
- Kısa
- Çökelek
-
Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür
İçinde bir gazete kesiği var. - Falih Rıfkı Atay
-
Kesilmiş olan yer
Parmağındaki kesikler.
-
Aralıklı
Derinlerden gelen kesik düdük sesleri arasında, evimin ve çocuklarımın çığlığını yakalamak için bir hayli uğraştım. - Necip Fazıl Kısakürek
- Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu)
- Parası olmayan
- Tutkun, hayran
- Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek
Birleşik Kelimeler: kesik hava, kesik kelime, kesik Kerem, kesik kesik, kesik koni, kesik piramit, kesik prizma, kulağı kesik
KEMİK
-
İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı
Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. - Peyami Safa
-
Bu sert organdan yapılmış
Kemik tarak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kemiğine (veya kemiklerine) kadar
- kemiğini kurutmak
- kemik atmak
- kemik gibi
- kemiklerini kırmak
- kemikleri sayılmak
- kemikleri sızlamak
Birleşik Kelimeler: kemik bilimi, kemik doku, kemik erimesi, kemik rengi, kemik veremi, kemik yalayıcı, kemik zarı, kuru kemik, tırnaksı kemik, aşık kemiği, atlas kemiği, baldır kemiği, belkemiği, bel kemiği, çekiç kemiği, dirsek kemiği, diz kapağı kemiği, elmacık kemiği, göğüs kemiği, gözyaşı kemiği, incik kemiği, kalbur kemiği, kalça kemiği, kamış kemiği, karaca kemiği, kaval kemiği, kol kemiği, köprücük kemiği, kuyruk kemiği, kuyruk sokumu kemiği, kürek kemiği, lades kemiği, mercimek kemiği, oynak kemiği, ön kol kemiği, örs kemiği, pazı kemiği, saban kemiği, sağrı kemiği, tarak kemiği, tırnak kemiği, topuk kemiği, uyluk kemiği, üzengi kemiği, yılankemiği
MEKİK (Kelime Kökeni: Farsça mekūk)
- El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç
- Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç veya plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç
- Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan beden hareketi
- Uzay gemisi
Ata Sözleri ve Deyimler
- mekik atmak
- mekik dokumak
- mekik gibi
Birleşik Kelimeler: mekik diplomasisi, mekik oyası
SKİNK (Kelime Kökeni: İngilizce skink)
- Skinkgillerden, çöl bölgelerinde, kurak bölgelerde yaşayan bir tür sürüngen (Scincus)
SİNEK
- Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı
- İskambil kâğıtlarının siyah renkte yoncayı andıranı, ispati
Ata Sözleri ve Deyimler
- sinek avlamak
- sinek küçüktür ama mide bulandırır
- sinekten yağ çıkarmak (veya çıkartmak)
Birleşik Kelimeler: sinek ağırlık, sinekkapan, sinekkaydı, sinek kuşu, sinek mantarı, sineksavar, sinek sıklet, sinekyutan, beyazsinek, karasinek, piçsinek, sivrisinek, at sineği, cız sineği, et sineği, ev sineği, kurt sineği, kül rengi et sineği, meyve sineği, sığır sineği, sirke sineği, su sineği, uyuz sineği, zeytin sineği
SİKKE (Kelime Kökeni: Arapça sikke)
- Madenî para
- Madenî paralara vurulan damga
- Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir veya ağaç kazık
-
Mevlevi dervişlerinin giydikleri yüksek ve tepesi düz keçe külah
Onun peşi sıra, hepsi de babamın eski müridi olan altı derviş göründü; sikkeler, tennureler, destegüller kuşanmış olarak. - Elif Şafak
İSMEN (Kelime Kökeni: Arapça ismen)
-
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
Memuriyetlerinin marufiyeti icabıyla birbirini ismen tanımamaları mümkün değildi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
KİMSE
-
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi
Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum. - Necati Cumalı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kimse bilmez, kim kazana kim yiye
- kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez)
- kimse kendi memleketinde peygamber olmaz
- kimse kimsenin çukurunu doldurmaz
- kimsenin ahı kimsede kalmaz
- kimse yoğurdum ekşi demez
Birleşik Kelimeler: hiç kimse
KESİM
- Kesme işi
-
Bölüm, parça, kısım, sektör
Oyunlar aruz ve hece olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. - Metin And
- Bölge
-
Ara verme, sonlandırma zamanı
Ders kesimi.
-
İşaretlenmiş belli yer
Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı.
- Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason
- Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa
- Boy bos, endam
- Pazarlık, anlaşma
Birleşik Kelimeler: kesimevi, kesimhane, ince kesim, özel kesim, yaş kesim, ağrı kesimi, et kesimi, kamu kesimi, söz kesimi, su kesimi
M
- Romen rakamları dizisinde 1000 sayısını gösteren işaret