MÜNDERECAT Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MÜNDERECAT harflerini içeren 5 harfli 40 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜNDERECAT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

TÜMCE11, DÜRME10, DÜMEN10, ECDAT10, ÜCRET10, CÜRET10, CEDRE10, ENCAM9, MECRA9, CEMRE9, CEMAN9, DEMET8, DERME8, DENME8, ERDEM8, ENDAM8, MADER8, MADEN8, MEDET8, MEDAR8, NECAT8, TÜMEN8, TÜNME8, ÜMERA8, ÜMRAN8, ÜREME8, CEREN8, DENET7, ERDEN7, ENDER7, NATÜR7, RENDE7, TREND7, ETMEN6, EMARE6, METAN6, METRE6, MERET6, TERME6, ANTRE5

ANTRE (Kelime Kökeni: Fransızca entrée)

[isim]

  • Giriş

    Bir müddet sonra her ikisi de büyük antreden çıkıp kaybolurlar. - Ahmet Muhip Dranas

  • Başlangıç yemeği

ETMEN

[isim]

  • Birlikte veya ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, ögelerden her biri, amil, faktör

EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

METAN (Kelime Kökeni: Fransızca méthane)

[isim]

[kimya]

  • Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4)

METRE (Kelime Kökeni: Fransızca mètre)

[isim]

[matematik]

  • Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi

    İskenderun Körfezi'ne sekiz yüz metre yukarıdan bakıyordum. - Refik Halit Karay

  • Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı

Birleşik Kelimeler: metrekare, metreküp, metre sistemi, akselerometre, alkalimetre, alkolmetre, altimetre, ampermetre, anemometre, areometre, asidimetre, azotometre, barometre, bolometre, çelik metre, dansimetre, debimetre, dekametre, densimetre, desimetre, dilatometre, dinamometre, elektrodinamometre, elektrometre, fotometre, füzyometre, galvanometre, gazometre, grafometre, gramsantimetre, grizumetre, hektometre, hidrometre, higrometre, interferometre, kalorimetre, kilogrammetre, kilometre, klinometre, kolorimetre, kronometre, lüksmetre, manometre, manyetometre, mikrometre, milimetre, minimetre, odyometre, oleometre, ozonometre, ödyometre, parametre, parkmetre, pedometre, piknometre, pirometre, plüviyometre, polarimetre, radyometre, sakarimetre, sakkarometre, santimetre, sülfürimetre, şerit metre, takeometre, takimetre, takometre, taksimetre, tansiyometre, telefonometre, telemetre, termometre, voltametre, voltmetre

MERET (Kelime Kökeni: Arapça mārid)

[isim]

  • Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü

    Ben de öyle söyledim. Bırakalım artık şu meredi, dedim. - Ahmet Ümit

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Uğursuz

TERME (Kelime Kökeni: Farsça terme)

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir tür yaban turpu

[isim]

  • Samsun iline bağlı ilçelerden biri

DENET

[isim]

  • Denetleme işi, teftiş

[sinema]

[televizyon]

  • Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi

ERDEN

[sıfat]

  • Bakire

[zarf]

  • Bakire olarak, bakire bir biçimde

    Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir. - Selim İleri

ENDER (Kelime Kökeni: Arapça ender)

[sıfat]

  • Çok az, çok seyrek

    Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi. - Burhan Felek

[zarf]

  • Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde

    Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi. - Halikarnas Balıkçısı

NATÜR (Kelime Kökeni: Fransızca nature)

[isim]

  • Doğa

RENDE (Kelime Kökeni: Farsça rende)

[isim]

  • Tahta yüzeyleri pürüzsüz duruma getirmek, biçim vermek için marangozların kullandığı araç
  • Üzerinde küçük delik ve kesici çıkıntıları bulunan, peynir, soğan, havuç vb.ni ufak parçalara ayırmak için kullanılan mutfak aleti
  • Bu aletle ufak parçalara ayrılmış şey

    Peynir rendesi. Sabun rendesi.

TREND (Kelime Kökeni: İngilizce trend)

[isim]

  • 343 eğilim

DEMET (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam

    Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı. - İnci Aral

  • Bitki veya çiçek destesi

    Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[bitki bilimi]

  • Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon

[anatomi]

  • Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu

[fizik]

  • Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu

Birleşik Kelimeler: elektron demeti

DERME

[isim]

  • Dermek işi
  • Aynı türden bir araya getirilmiş şeylerin hepsi, koleksiyon

Birleşik Kelimeler: derme çatma