MÜNASEBETSİZ Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

MÜNASEBETSİZ harflerini içeren 6 harfli 33 kelime bulunuyor. 6 harfli MÜNASEBETSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Münasebetsiz ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Münasebetsiz olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

EBESİZ12, SÜZENİ12, ÜZENTİ11, ZEBANİ11, ASBEST10, AZİMET10, ATEİZM10, AMNEZİ10, MÜSAİT10, MESABE10, NAMZET10, SENTEZ10, TANZİM10, TAZMİN10, ZEAMET10, ABSENT9, AMENTÜ9, İSABET9, SİSTEM9, SABİTE9, TÜNEME9, ESASEN8, ENSEST8, İSTEME8, MESNET8, MESANE8, MANTİS8, NEBATİ8, SİNEMA8, SANTİM8, ETAMİN7, EMANET7, MATİNE7

ETAMİN (Kelime Kökeni: Fransızca étamine)

[isim]

  • Pamuk, keten veya ipekten, seyrek dokunmuş delikli bir kumaş türü

EMANET (Kelime Kökeni: Arapça emānet)

[isim]

  • Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia

    Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar. - Salâh Birsel

  • Bir kimse ile birine gönderilen şey

    İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız.

  • Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
  • Can, ruh

    Allah emanetini alsın da kurtulayım.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emanet ata binen tez iner
  • emanet bırakmak (veya etmek veya vermek)
  • emanete hıyanet olmaz
  • emanet eşeğin yuları gevşek olur
  • emanet hayvanın (veya eşeğin) kuskunu (veya paldımı) yokuşta kopar

Birleşik Kelimeler: emanet dolabı, şehremaneti

MATİNE (Kelime Kökeni: Fransızca matinée)

[isim]

  • Gündüz gösterimi

    Hani yani isteyen arasın bulsun beni / Yedi matinesindeyim - Behçet Necatigil

Birleşik Kelimeler: aile matinesi, halk matinesi

ESASEN (Kelime Kökeni: Arapça esāsen)

[zarf]

  • Başından, temelinden, kökeninden
  • Zaten

    Esasen bende kabahat ki sizin gibi dönek insanlarla yola çıkmışım. - Osman Cemal Kaygılı

  • Nasıl olsa, gene

    Esasen Mediha Hanım gelmese şimdi de hastayı yalnız bırakamayacaktım. - Halide Edip Adıvar

  • Aslında

    Esasen evvelce de söylediğimiz gibi dilenmek şiddetle memnu idi. - Asaf Halet Çelebi

ENSEST (Kelime Kökeni: Fransızca inceste)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Aile içi yasak ilişki

İSTEME

[isim]

  • İstemek işi

    Birinden bir şey istemenin işkence çekmekle eş değer olduğunu anlayacaktık. - Ayla Kutlu

Birleşik Kelimeler: isteme kipleri

MESNET (Kelime Kökeni: Arapça mesned)

[isim]

  • Dayanak

[eskimiş]

  • Mevki, makam

    Annem ata, arabaya, kendi tabirince mansıba, mesnede, hanımefendiliğe can atan bir kadındı. - Halide Edip Adıvar

MESANE (Kelime Kökeni: Arapça mes̱āne)

[isim]

[eskimiş]

[anatomi]

  • İdrar torbası

MANTİS (Kelime Kökeni: Fransızca mantisse)

[isim]

[matematik]

  • Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü

NEBATİ (Kelime Kökeni: Arapça nebātī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bitki ile ilgili, bitkisel

SİNEMA (Kelime Kökeni: Fransızca cinéma)

[isim]

  • Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran veya perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi
  • Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı

    Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde, yedinci sanat

    Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz. - Hasan Âli Yücel

Birleşik Kelimeler: sinema endüstrisi, sinema perdesi, sinema salonu, sinema sanatçısı, sinema sanayisi, sinemasever, sinema tekniği, açık hava sineması

SANTİM (Kelime Kökeni: Fransızca centime)

[isim]

  • Bazı ülkelerde kullanılan para biriminin yüzde birine eşit olan küçük para birimi

[matematik]

  • Santimetre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • santim kaçırmamak

ABSENT (Kelime Kökeni: Fransızca absent)

[isim]

  • Pelinden yapılan sert bir içki

AMENTÜ (Kelime Kökeni: Arapça āmentu)

[isim]

[din bilgisi]

  • Arapça `inandım` anlamına gelen ve İslamiyetin temel inançları olan `Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanma`yı dile getiren söz

[isim]

[mecaz]

  • Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları

    Halûk'un amentüsü.

İSABET (Kelime Kökeni: Arapça iṣābet)

[isim]

  • Hedefe varma, hedefi vurma

    Bir kurşun isabetiyle öldü.

  • Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma
  • Öneri, düşünce veya söz yerinde olma

    Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır. - Salâh Birsel

  • Yanılmama
  • Güzel rastlantı

    Bize uğramanız isabet, biz de sizi arıyorduk.

[ünlem]

  • `Çok güzel, iyi oldu` anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • isabet almak
  • isabet etmek
  • isabet oldu