MÜBALAĞASIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MÜBALAĞASIZ harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜBALAĞASIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAĞIM16, ZAĞLI16, BAĞIL15, BAĞLI15, SIĞMA15, SAĞIM15, LAĞIM14, SIĞLA14, SAĞMA14, ZIMBA12, SIZMA11, ABAZA10, ALBÜM10, BASIM10, BAZAL10, LAZIM10, SAZLI10, ZAMLI10, BASMA9, MALAZ9, SAMBA9, ABALI8, ALAZA8, LAMBA8, MASAL7, SALMA7, SALAM7

MASAL (Kelime Kökeni: Arapça mes̱el)

[isim]

  • Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür

    Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Boşuna söylenmiş söz

    Müttefikler karşı hücuma geçtikten sonra, milleti aynı masalla uyutmak olanaksızlaştı. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • masal gibi
  • masal okumak (veya anlatmak)

Birleşik Kelimeler: masal âlemi, kocakarı masalı, kurt masalı, peri masalı

SALMA

[isim]

  • Salmak işi
  • Pirinçle pişirilen bir yemek türü

    Midye salması.

[halk ağzında]

  • Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
  • Bazı yerel giysilerde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
  • Kuşların üretilmesine ayrılan oda

[sıfat]

  • Başıboş gezen (hayvan)

    Salma sığır.

[sıfat]

  • Sürekli akan (su)

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salma gezmek (veya dolaşmak)
  • salma salmak

Birleşik Kelimeler: salma omurga, salma tomruk

SALAM (Kelime Kökeni: İtalyanca salame)

[isim]

  • Sığır, hindi vb. etinden yapılan, genellikle dilimlenerek soğuk yenen bir yiyecek

Birleşik Kelimeler: Macar salamı

ABALI

[sıfat]

  • Aba giymiş olan

ALAZA

[isim]

[halk ağzında]

  • Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb

LAMBA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Petrol gibi yanıcı bir madde yakarak veya elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren alet

    Saat kaçtı bilmiyorum, lambalar söndü / Anladım ki davetliler evlere döndü - Enis Behiç Koryürek

  • Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış veya içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik veya çelikten ampul
  • Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lamba açmak
  • lambayı açmak

Birleşik Kelimeler: lamba karpuzu, floresan lamba, alev lambası, elektron lambası, gaz lambası, ışıntı lambası, idare lambası, ikaz lambası, karpit lambası, lüks lambası, neon lambası, petrol lambası, pürmüz lambası, sinyal lambası, sis lambası, spot lambası, stop lambası, tepe lambası, trafik lambası, yağ lambası

BASMA

[isim]

  • Basmak işi

    Eşyanın üstüne çıkıp basmaya, üstünde zıplamaya başladık. - Ayla Kutlu

  • Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua
  • İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun
  • Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş

    O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma almamış idim. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

    Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti. - Peyami Safa

[jeoloji]

  • Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı

[sıfat]

  • Basılmış, matbu

[halk ağzında]

  • Gübre, tezek

Birleşik Kelimeler: basmahane, basma kalıbı, basmakalıp, basmayazı, akbasma, albasma, emme basma tulumba, para basma, taban basma, deniz basması, kırk basması, taş basması

MALAZ

[isim]

[halk ağzında]

  • Sulak yer
  • Sürülmemiş, ot bürümüş toprak
  • Su altında kalan, su basmış tarla

SAMBA (Kelime Kökeni: Fransızca samba)

[isim]

  • Bir çeşit Brezilya dansı
  • Bu dansın müziği

ABAZA

[isim]

  • Abhaz

Birleşik Kelimeler: Abaza peyniri

ALBÜM (Kelime Kökeni: Fransızca album)

[isim]

  • Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü
  • Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap

    Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü.

[müzik]

  • Uzunçalar

    Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu. - Murathan Mungan

BASIM

[isim]

  • Basımcılık
  • Bası işi, tipografi

    Kitabın basımına başlandı.

Birleşik Kelimeler: basımevi, ayrı basım, tıpkıbasım

BAZAL (Kelime Kökeni: Fransızca basal)

[sıfat]

[kimya]

  • Bazı çok olan (tuz)
  • Bazın özelliklerini taşıyan (madde)

LAZIM (Kelime Kökeni: Arapça lāzim)

[sıfat]

  • Gerek, gerekli

    Yaratıcı hamleler yapmak isteyen bir millet için mutlaka bir şeye inanmak lazım. - Orhan Seyfi Orhon

[eskimiş]

[dil bilgisi]

  • Geçişsiz, müteaddi karşıtı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lazım gelmek (veya olmak)

Birleşik Kelimeler: neme lazım

SAZLI

[sıfat]

  • Saz çalınarak yapılan

    Köşkte sık sık sazlı toplantılar olurmuş. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: sazlı sözlü