MÜBALAĞACILIK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

MÜBALAĞACILIK harflerini içeren 8 harfli 21 kelime bulunuyor. 8 harfli MÜBALAĞACILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAĞCILIK22, BAĞCIKLI22, MÜBALAĞA20, BAĞILLIK19, BAĞLILIK19, BAĞLAMAK18, KIĞILAMA18, AĞLAMALI17, AĞILAMAK17, LIĞLAMAK17, ABACILIK15, BALCILIK15, ACIKILMA14, KABALACI14, MALCILIK14, AKILLICA13, ALACALIK12, ALACAKLI12, LAMBALIK12, ALABALIK11, BALLAMAK11

ALABALIK

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Alabalıkgillerden, soğuk ve duru sularda yaşayan, eti turuncu ve lezzetli bir tatlı su balığı, ala (Trutta faris)

Birleşik Kelimeler: alabalık yağı

BALLAMAK

[-i]

  • Bal sürmek

ALACALIK

[isim]

  • Alaca olma durumu

[hayvan bilimi]

  • Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli bir biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu

ALACAKLI

[sıfat]

  • Birinden alacağı olan (kimse), borçlu ve verecekli karşıtı

    Gelir desen dar gelir / Günaşırı alacaklılar gelir - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alacaklı çıkmak
  • alacaklı olmak

LAMBALIK

[isim]

  • Eskiden yapılarda lamba koyacak veya takılacak yer

[sıfat]

  • Lambanın alabileceği kadar

    Bir lambalık gaz yağı.

AKILLICA

[sıfat]

  • Akla yakın, doğru, makul

    Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • (akıllı'ca) Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, akilane

    Akıllıca konuştu.

ACIKILMA

[isim]

  • Acıkılmak işi

KABALACI

[isim]

[din bilgisi]

  • Kabala (I) konusunda uzmanlaşmış kimse, kabala ile uğraşan kişi

[isim]

  • Kabala (II) iş yapan kimse

MALCILIK

[isim]

  • Malcının yaptığı iş

ABACILIK

[isim]

  • Abacının yaptığı iş

BALCILIK

[isim]

  • Balcının yaptığı iş

AĞLAMALI

[sıfat]

  • Ağlamaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağlamalı olmak

AĞILAMAK

[-i]

  • Zehirlemek
  • Bir şeye zehir katmak

LIĞLAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Sel, akarsu, ince çamur, birikinti getirip yığmak

BAĞLAMAK

[-e]

[-i]

  • Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak

    Gemiyi iskeleye bağlamak.

  • Düğümlemek

    İpi ipe bağlamak.

[-i]

  • Yaraya ilaç koyup bezle sarmak

    Yarayı bağlamak.

[-i]

  • Denk yapmak, paket yapmak

    Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak.

  • Anlaşma yapmak

    İşleri bugün sözleşmeye bağladı.

[-i]

  • Uyulması zorunlu olmak

    Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. - Anayasa

[-e]

[-i]

  • Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek
  • Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak

    Bu iş beni bağladı.

[-i]

  • Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak

[-i]

  • Geçişi engellemek

    Bütün yolları bağlamışlar.

[-i]

  • Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek

[-i]

  • Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek

[mecaz]

  • Gönlünü kazanmak

    Bu davranışınız beni size bağladı.

[mecaz]

  • Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak

[mecaz]

  • Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak

    Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba? - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: biçerbağlar