[isim]

[bitki bilimi]

• Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, bir çenekli, çok yıllık bir bitki (Musa sapientum)

• Bu bitkinin kendine özgü hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi

• Zararlı

  Görüyorsunuz ya iki gözüm, işsizliğin fazlası hem işverenler hem işçi arayanlar için muzırdır, iki gözüm, muzırdır doğrusu! - Nazım Hikmet

• Her şeyi bozan, karıştıran (çocuk)

• Yaramaz, cinsel gelişmeye zararlı

• Sağlığı bozan

[sıfat]

[eskimiş]

• Karanlık

[mecaz]

• Gizli, belirsiz

[sıfat]

• Muzu andıran, muza benzeyen, muz gibi, muzumsu

[sıfat]

• Takılgan

  Hiç de yaramaz ve muzip bir çocuk olamamakla beraber ona kötü oyunlar oynamaktan çekinmemişimdir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Zararlı olma, zararlı iş veya davranışlarda bulunma durumu

  Sokak çocuklarını bir muzırlık yapmasınlar diye mektep çocukları gibi ikişer ikişer tabura sokarak bahçeden geçirdi. - Reşat Nuri Güntekin

• Zarar verici yaramazlık

  Öne geçme derdiyle muzırlıklar icat ederdi. - Refik Erduran

[isim]

• Takılganlık, yaramazlık

  Hem gülüyor hem sık sık bana kaçamak bakışlarla bakıyor, muziplikle göz kırpıyor. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• muzipliğine uğramak
• muziplik etmek

[isim]

[bitki bilimi]

• Sıcak bölgelerde yetişen, özellikle muzları içine alan bir çenekliler familyası

[sıfat]

[eskimiş]

• Çökmüş, çöküntüye uğramış

[zarf]

• Muzibe yakışır biçimde, muzip gibi

  Saçları kesilince kafası daha da küçük görünen çocuğa, ortak bir sırrı paylaşıyorlarmış gibi muzipçe göz kırptı. - Elif Şafak

[isim]

• Muzırlaşmak durumu

[nesnesiz]

• Muzır duruma gelmek

[isim]

• Muzipleşmek işi

[nesnesiz]

• Takılgan davranışta bulunmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, yenmiş, utkulu

  Boş sokakta bir dakika evvelki mutena alayın hayalini heyecanlı ve muzaffer gözlerle takip ediyorlardı. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

• muzaffer olmak