MUVAKKİTHANE Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
MUVAKKİTHANE harflerini içeren 6 harfli 47 kelime bulunuyor. 6 harfli MUVAKKİTHANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AVUNMA14,
ANTİKA (Kelime Kökeni: İtalyanca antico)
-
Tarihsel bir döneme ait olan
Sofadaki antika yerli saat, ihtiyar göğsü hırlaya hırlaya ağır ölçülü vuruşlarla gece yarısını çaldı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Antik
- Eski çağlardan kalma eser
- Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılan diş diş süs, sıçandişi
-
Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka
Hasılı antika bir herif. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- antikasını bilmek
KÂİNAT (Kelime Kökeni: Arapça kāʾināt)
-
Evren
Bizim için ölüm yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Dünya
Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm - Enis Behiç Koryürek
- Herkes
TEKNİK (Kelime Kökeni: Fransızca technique)
-
Bir sanat, bir bilim, bir meslek dalında kullanılan yöntemlerin hepsi
Eserin tekniği, sanatını hakkıyla bilen bir şair tarafından yazıldığını belirtmektedir. - Asaf Halet Çelebi
-
Fizik, kimya, matematik vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama
Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir. - Mehmet Kaplan
-
Bu uygulamaya dayanan, bu uygulamaya ilişkin
Bürokratlaşma bir baskı olayından çok teknik bir olaydır onlara göre. - Cemil Meriç
-
Yol, beceri, yöntem
Bu kızın, sanatını hiç olmazsa teknik tarafından bildiğine hükmediyorum. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: teknik adam, teknik direktör, teknik eğitim, teknik lise, teknik okul, teknik öğretim, teknik şartname, teknik üniversite, sinema tekniği, top tekniği
ANEMİK (Kelime Kökeni: Fransızca anémique)
-
Kansız
Kafa işlerimizin anemik bir soluklukta oluşunda yemeğe düşkünlüğümüzün rolü sanıldığından daha fazladır. - Haldun Taner
AKAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāmet)
- Kısırlık, verimsizlik
-
Başarısızlık, sonuçsuzluk
Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum. - Hüseyin Cahit Yalçın
Ata Sözleri ve Deyimler
- akamete uğramak
ETAMİN (Kelime Kökeni: Fransızca étamine)
- Pamuk, keten veya ipekten, seyrek dokunmuş delikli bir kumaş türü
İKAMET (Kelime Kökeni: Arapça iḳāmet)
- Bir yerde oturma, eğleşme
Ata Sözleri ve Deyimler
- ikamete memur edilmek
- ikamet etmek
KANMAK
- Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- Tatlı sözlere aldanmak
-
Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... - Reşat Nuri Güntekin
-
Yetinmek, iktifa etmek
Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır. - Ahmet Hamdi Tanpınar
KAKNEM
-
Çirkin, huysuz
Kız ne kadar kaknem veya malın gözü olursa olsun ... - Tarık Buğra
- Kuru, sıska
KEMANİ (Kelime Kökeni: Farsça kemān + Arapça -ī)
- Alaturka müzikte keman çalan kimse
KATMAK
-
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak
Sirkeye su katmak.
-
Bir araya getirmek
Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış. - Halide Edip Adıvar
-
Birlikte göndermek
Kafileye muhafız katmak.
- Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak
KATMAN
- Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 santimetreden az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka
- Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka
Birleşik Kelimeler: katman bulut, alt katman, toplumsal katman, üst katman
MAKİNE (Kelime Kökeni: İtalyanca macchina)
-
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu. - Necati Cumalı
-
Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
Saatin makinesi. Gramofonun makinesi.
- Araba, otomobil
Ata Sözleri ve Deyimler
- makine çekmek
- makine gibi
- makine gibi adam
- makineyi bozmak
Birleşik Kelimeler: makine dolabı, makine gücü, makine odası, makine parkı, makine yağı, buharlı makine, adres makinesi, alev makinesi, balya makinesi, buhar makinesi, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, çay makinesi, çekiç makinesi, çıpır makinesi, çoğaltma makinesi, daktilo makinesi, dikiş makinesi, diyaliz makinesi, fotoğraf makinesi, hava boşaltma makinesi, hesap makinesi, indükleme makinesi, kahve makinesi, kalandır makinesi, kambura makinesi, kaynak makinesi, kuluçka makinesi, kurutma makinesi, külhan makinesi, nakış makinesi, pastav makinesi, püskürtme makinesi, reşme makinesi, sağım makinesi, sıra makinesi, silme makinesi, silindir makinesi, sürfile makinesi, teksir makinesi, tınaz makinesi, tıraş makinesi, tost makinesi, ücretlendirme makinesi, ütü makinesi, yalan makinesi, yaprak makinesi, yayık makinesi, yazı makinesi, zikzak makinesi
MANİKA (Kelime Kökeni: İtalyanca manica)
- Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca
MAKİNA (Kelime Kökeni: İtalyanca macchina)
- 343 makine