MUVAFFAKİYET Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

MUVAFFAKİYET harflerini içeren 6 harfli 24 kelime bulunuyor. 6 harfli MUVAFFAKİYET kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Muvaffakiyet ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Muvaffakiyet olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

MEVKUF20, MAFEVK19, TEVKİF18, TEVFİK18, KUVEYT15, AVUTMA14, AFİYET14, FİYAKA14, KAFİYE14, MEVKUT14, MUTFAK14, VİKAYE14, AVUKAT13, TAKVİM13, ATAVİK12, KAVAİT12, VAKETA12, YUTMAK10, MAİYET9, YİTMEK9, YATMAK9, TAKİYE8, AKAMET7, İKAMET7

AKAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāmet)

[isim]

[eskimiş]

  • Kısırlık, verimsizlik

[mecaz]

  • Başarısızlık, sonuçsuzluk

    Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akamete uğramak

İKAMET (Kelime Kökeni: Arapça iḳāmet)

[isim]

  • Bir yerde oturma, eğleşme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikamete memur edilmek
  • ikamet etmek

TAKİYE (Kelime Kökeni: Arapça taḳiyye)

[isim]

  • Mezhep belirtmeme, gizleme

[mecaz]

  • Olduğundan farklı görünme

[eskimiş]

  • Sakınma, çekinme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takiye yapmak

MAİYET (Kelime Kökeni: Arapça maʿiyyet)

[isim]

  • Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler

Birleşik Kelimeler: maiyet memuru

YİTMEK

[nesnesiz]

  • Yok olmak, ortadan kalkmak, kaybolmak
  • Görünmez olmak
  • Sahip olunan bir şey elden çıkmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yitip gitmek

YATMAK

[nesnesiz]

  • Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak

    Dörtnala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak. - Nazım Hikmet

  • Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek
  • Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek

    Rüzgârdan bütün ekinler yattı. Gemi sağa yattı.

  • Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak

    Bu gece nerede yatacağız?

  • Boş yere beklemek

    Mallar depoda yatıyor.

  • İşlemez, çalışmaz durumda kalmak

    Gemi limanda yatıyor.

  • Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek

    Turşu sirkede yatıyor.

  • Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek
  • Ölü gömülmüş olmak

    Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı. - Halikarnas Balıkçısı

  • Düz bir duruma gelmek, düzleşmek

    Kumaş iyice ütülenince yattı.

[-le]

  • Cinsel ilişkide bulunmak
  • Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak
  • Heves etmek, eğilmek

    Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Bulunmak, var olmak

    Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür. - Haldun Taner

[teklifsiz konuşmada]

  • Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak

    Takım bu sezon yattı.

[halk ağzında]

  • İşsiz kalmak, çalışmamak

[argo]

  • Bilerek yenilmek, şike yapmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yatıp kalkıp
  • yatıp kalkmak

Birleşik Kelimeler: çekyat, hacıyatmaz

YUTMAK

[-i]

  • Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
  • Tam ve doğru söylememek

    Bazı heceleri yutuyor.

[mecaz]

  • İnanmak, aldanmak, kanmak

    Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz. - Sermet Muhtar Alus

[mecaz]

  • Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek

[mecaz]

  • İyice, eksiksiz olarak öğrenmek

    Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak

    Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor. - Memduh Şevket Esendal

[teklifsiz konuşmada]

  • Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak

    Ben bu ağır sözleri yutmam.

Birleşik Kelimeler: yutar hücre, sinekyutan, yelyutan, külyutmaz

[-i]

  • Haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almak

    Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Oyunda bir şey kazanmak

ATAVİK (Kelime Kökeni: Fransızca atavique)

[sıfat]

[antropoloji]

  • Atacılıkla ilgili

KAVAİT (Kelime Kökeni: Arapça ḳavāʿid)

[isim]

[eskimiş]

  • Kurallar

    Ev hayatında en küçük teferruata, kavaide bütün ruhuyla bağlıydı. - Hüseyin Cahit Yalçın

VAKETA (Kelime Kökeni: İtalyanca vachetta)

[isim]

  • İnek derisinden bir tür ince meşin

AVUKAT (Kelime Kökeni: Fransızca avocat)

[isim]

[hukuk]

  • Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse

[mecaz]

  • Gerekmediği hâlde başkasını savunan, onun adına konuşan kimse

    O mirasın ağırlığı altında ezilip susacaklarına, bir de ülkemizde insan haklarının avukatı kesilmiyorlar mı cin ifrit oluyorum. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avukat tutmak

TAKVİM (Kelime Kökeni: Arapça taḳvīm)

[isim]

  • Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem
  • Bir yılın günlerini, aylarını, sayılı günlerini gösteren, değişik biçimlerde yapılmış çizelge veya defter

    Takvimi iki gündür koparmadım. - Attila İlhan

[mecaz]

  • Yapılacak bir işin türlü evrelerini zamana bağlı olarak gösteren program

Birleşik Kelimeler: hicri takvim, kamerî takvim, miladi takvim, Rumi takvim, ay gün takvimi, ay takvimi, cep takvimi, duvar takvimi, güneş takvimi, masa takvimi, Yahudi takvimi

AVUTMA

[isim]

  • Avutmak işi, teselli

    Dün hırçınlık anımızda bizi avutmaya bir şeker yeterdi. - Arif Nihat Asya

AFİYET (Kelime Kökeni: Arapça ʿāfiyet)

[isim]

  • Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik

    Allah daha ziyade afiyet versin. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • afiyet (veya afiyet şeker) olsun
  • afiyet bulmak
  • afiyet üzere olmak

Birleşik Kelimeler: kemaliafiyet

FİYAKA (Kelime Kökeni: İtalyanca fiaccola)

[isim]

  • Gösteriş, çalım, afi, caka

    Küçük çocuklar da tütüne alışırken fiyakası için başlarlar. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fiyaka satmak (veya sökmek)