MUVACEHESİNDE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

MUVACEHESİNDE harflerini içeren 4 harfli 109 kelime bulunuyor. 4 harfli MUVACEHESİNDE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAVİ14, VAHİ14, EVCİ13, EVCE13, VECA13, DEVE12, DEVA12, SUVA12, VİDA12, VEDA12, VADE12, VADİ12, HECE11, İVME11, MAVİ11, SEVİ11, UHDE11, VASİ11, AHDİ10, DAHİ10, DEHA10, ENVA10, EVİN10, HADİ10, MESH10, NEVA10, VENA10, EHEM9, HUNİ9, HAMİ9, İMHA9, İHAM9, SAHİ9, SAHN9, CİDE9, CUMA9, CEDİ9, ACEM8, ACUN8, DUMA8, HAİN8, HANE8, HANİ8, İNHA8, İCMA8, MUDİ8, SECİ8, UMDE8, CİMA8, CİNS8, CAMİ8, CEMİ8, ADEM7, DANS7, DAİM7, DEME7, EDİM7, İNCE7, İDAM7, MİDE7, NİCE7, NECE7, NECİ7, SUMA7, SADE7, SEDA7, CANİ7, DİNE6, DANE6, DENİ6, ESME6, ESMA6, ESİM6, EDNA6, İADE6, İDEA6, MUİN6, MAUN6, NİDA6, SİMA6, SUNİ6, SUNA6, SAMİ6, SEMA6, SEME6, AMİN5, ESİN5, ESEN5, ESNA5, ENSE5, ENAM5, EMİN5, EMEN5, EMAN5, İNME5, İNAM5, İMAN5, MİNE5, MANİ5, MAİN5, MENİ5, NESİ5, NİSA5, NEMA5, NAME5, SİNE5, SENA5, SENE5, İANE4

İANE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāne)

[isim]

[eskimiş]

  • Yardım

    Sen birkaç kuruş iane verirsen belki bir şey olur. - Memduh Şevket Esendal

ÂMİN (Kelime Kökeni: Arapça āmīn)

[ünlem]

[din bilgisi]

  • `Öyle olsun, Allah kabul etsin` anlamlarında, duaların arasında ve sonunda kullanılan bir söz

[isim]

[kimya]

  • Amonyaktaki hidrojen yerine, tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı

ESİN

[isim]

  • Etkilenme, çağrışım veya içe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu, düşünce, ilham

    Bir roman, bir müzik parçası için esin kaynağı olabilir. - Adalet Ağaoğlu

[halk ağzında]

  • Sabah yeli

ESEN

[sıfat]

  • Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esen kalmak

Birleşik Kelimeler: sağ esen

ESNA (Kelime Kökeni: Arapça es̱nāʾ)

[isim]

  • Bir işin yapıldığı an, sıra

    O esnada irice bir karaltı belirdi tam arkasında. - Elif Şafak

ENSE

[isim]

[anatomi]

  • Boynun arkası

    Kendine geldiğinde ensesinde müthiş bir ağrı vardı. - Ayşe Kulin

  • Art, arka

    Saydığın üç iskelenin ensesindeki İsmail Ağa'nın dükkânı, en emin emanetçi idi. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ense kulak yerinde olmak
  • ensesinde boza pişirmek
  • ensesine binmek
  • ensesine yapışmak
  • ense yapmak
  • enseyi karartmak

Birleşik Kelimeler: ense çukuru, ense kökü, ensesi kalın, elense

ENAM (Kelime Kökeni: Arapça enām)

[isim]

[eskimiş]

  • Yaratılmış bütün canlılar
  • Halk

[isim]

[eskimiş]

[din bilgisi]

  • İçinde Kur'an'dan bazı ayet ve surelerin bulunduğu dua kitabı

EMİN (Kelime Kökeni: Arapça emīn)

[sıfat]

  • Güvenli

    Bebesini emin ellere mi bırakmıştı acaba? - Ayşe Kulin

  • Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz

    Dağlar hiçbir zaman emin değildir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Şüphesi olmayan

    Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi

    Şehremini.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emin olmak

Birleşik Kelimeler: yediemin, defter emini, sandık emini, sürre emini, şehremini

EMEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur

EMAN (Kelime Kökeni: Fransızca éman)

[isim]

  • Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi

İNME

[isim]

  • İnmek işi

    Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum. - Etem İzzet Benice

[tıp]

  • Vücudun bir bölümünde hareket ve hissetmenin kalkması, felç, nüzul, paralizi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inme inmek

Birleşik Kelimeler: dağdan inme, tepeden inme

İNAM

[isim]

[eskimiş]

  • Emanet, vedia

İMAN (Kelime Kökeni: Arapça īmān)

[isim]

[din bilgisi]

  • İnanç

[mecaz]

  • Güçlü inanç, inan

    Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imana gelmek
  • imana getirmek
  • iman etmek
  • iman getirmek
  • imanı gevremek
  • imanım
  • imanına kadar
  • imanı yok

Birleşik Kelimeler: iman sahibi, iman tahtası

MİNE (Kelime Kökeni: Farsça mīnā)

[isim]

  • Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı
  • Saat kadranı
  • Dişlerin taç kısmını kaplayan beyaz ve sert doku

[mecaz]

  • İnce ve parlak nakış

Birleşik Kelimeler: mine çiçeği, ağaç minesi

MANİ (Kelime Kökeni: Fransızca manie)

[isim]

[ruh bilimi]

  • Kişinin sevinç, güven ve her türlü etkinliğinin normal olmayan bir biçimde arttığı ruh hastalığı

[isim]

  • Bir şeyin yapılmasını önleyen şey, engel

    Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mâni olmak

[isim]

[edebiyat]

  • Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan, daha çok hecenin yedili ölçüsüyle söylenen halk şiiri

    Her köyde mâni, türkü söyleyen biri var. - Melih Cevdet Anday

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mâni düzmek (veya yakmak)

Birleşik Kelimeler: ayaklı mâni