MUSKACILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
MUSKACILIK harflerini içeren 6 harfli 27 kelime bulunuyor. 6 harfli MUSKACILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ACIMSI13,
KILMAK
- Etmek, yapmak
SAKLIK
- Uyanıklık
ASKILI
-
Askısı olan
Askılı, uzun, tiril tiril bir elbise giymişti. - Elif Şafak
ILIMAK
- Ilınmak
KISMAK
-
Sesi azaltmak, alçaltmak
Radyoyu biraz kısar mısın?
-
Gözü biraz kapamak
Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı. - Necati Cumalı
-
Ezmek, büzmek, daraltmak
Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını. - Sait Faik Abasıyanık
- Lamba ışığını azaltmak
-
Sıkıştırmak
Birden susan köpek kuyruğunu bacaklarının arasına kıstı. - Ömer Seyfettin
-
Masraf, harcama vb.ni azaltmak
Kes üç kuruş ekmekten / Beş kuruş etten kıs - Behçet Necatigil
- Verilen hak ve özgürlüklerin sınırını daraltmak
- Pintilik etmek
KUSMAK
- Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak, kayyetmek, istifra etmek
-
Reddetmek
İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı. - Tarık Buğra
-
Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak
Kumaş lekeyi kustu. Helva yağını kusmuş.
- İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak
KUMALI
- Kuması olan
KUMSAL
-
Kumu olan yer
Yolun neresi kayalık, neresi kumsal hep ezbere bilirdi. - Halikarnas Balıkçısı
-
Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan, deniz hamamı, kumbaşı, plaj
Deminden beri sözü edilen bu kumsal neydi? - Azra Erhat
-
Kumlu
Kumsal toprak.
MISKAL (Kelime Kökeni: Farsça mūsīḳār'dan)
- Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük, musikar
SIKMAK
-
Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor. - Ömer Seyfettin
-
Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
Limon sıkmak. Üzüm sıkmak.
-
Dar gelmek
Belimi sıktı kemer - Halk türküsü
-
Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
Yangına su sıkmak.
-
Silahla ateş etmek
Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
Çocuğu çok sıkıyorlar.
-
Sıkıntı vermek
İhtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım. - Ömer Seyfettin
- Yalan söylemek
Ata Sözleri ve Deyimler
- sıkıp suyunu çıkarmak
SALKIM
-
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış. - Memduh Şevket Esendal
- Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
- Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan bir tür ağaç ve çiçeği (Wistaria sinensis)
- Topla atılan demir parçaları
Birleşik Kelimeler: salkım ağacı, salkım başak, salkım küpe, salkım saçak, salkım salkım, salkım söğüt, salkım topu, morsalkım, sarısalkım, üzüm salkımı
SIKLIK
- Sık olma durumu
- Sıkça geçme, kullanımı sık olma
- Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans
Birleşik Kelimeler: kelime sıklığı
KISMIK
- Cimri
ACILIK
-
Acı olma durumu
Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu. - Ömer Seyfettin
-
Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık
Henüz, yüreğimin bir yanı da söylenememiş, dışa atılamamış acılıklarla dolu. - Adalet Ağaoğlu
ACIKLI
-
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı. - Lâtife Tekin
-
Acı görmüş, yaslı, kederli
Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- acıklı başta akıl olmaz
Birleşik Kelimeler: acıklı komedi