MUKADDESATÇILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
MUKADDESATÇILIK harflerini içeren 6 harfli 115 kelime bulunuyor. 6 harfli MUKADDESATÇILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AÇILIM12,
KALTAK
- Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
- Kuskunsuz eyer
- İffetsiz, namussuz kadın
Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı
ASALET (Kelime Kökeni: Arapça aṣālet)
-
Soyluluk
Fakat çilekeş kadının asaletini biliyorum. - Necip Fazıl Kısakürek
- Asillik
- Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı
- Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu
ATALIK
- Ataya yakışır davranış, babalık
AKAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳāmet)
- Kısırlık, verimsizlik
-
Başarısızlık, sonuçsuzluk
Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum. - Hüseyin Cahit Yalçın
Ata Sözleri ve Deyimler
- akamete uğramak
AMETAL (Kelime Kökeni: Fransızca amétale)
-
Metal olmayan element
Klor, fosfor, oksijen ametaldir.
ALESTA (Kelime Kökeni: İtalyanca allesta)
-
Harekete hazır, tetikte
Şafak sökerken denizcilerin hepsi alesta idiler. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- alesta beklemek
- alesta durmak
- alesta tutmak
ALAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāmet)
-
Belirti, işaret, iz, nişan
İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok. - Cemil Meriç
- Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne
Birleşik Kelimeler: alametifarika, kıyamet alameti
KAKULE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳulle)
- Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki (Elettaria cardamomum)
- Bu bitkinin bahar olarak kullanılan tohumu
KALKMA
-
Kalkmak işi
Sabahları erken kalkmayı sevmeyen, gece geç yatan gececi kişilerdensiniz. - Tomris Uyar
KALMAK
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. - Tarık Buğra
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
-
Konaklamak, konmak
Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. - Falih Rıfkı Atay
-
Oturmak, yaşamak
Tam beş sene benimle beraber kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
- Eğleşmek
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak
O aileden bir bu çocuk kaldı.
-
Varlığını korumak, sürdürmek
Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Oyalanmak, vakit geçirmek
Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. - Necati Cumalı
-
Sınıf geçmemek
Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
-
İşlemez, yürümez duruma gelmek
Araba yarı yolda kaldı.
-
İleriye atılmak, ertelenmek
Mahkeme ayın on sekizine kaldı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak
Oda duman içinde kaldı.
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek
Bugün iş maddesinde kaldık.
-
Miras olarak geçmek
Çiftlik ana babasından kalmış.
-
Yapamamak
Misafir geldi, gezmeden kaldık.
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak
Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. - Haldun Taner
-
Yetinmek
Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
-
Sınırlanmak
Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. - Atatürk
- Herhangi bir durumu sürdürmek
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak
Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. - Falih Rıfkı Atay
-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Bakakalmak.
Şaşakalmak.
Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... den kalır yeri yok
- ... ye kalsa (veya kalırsa)
- kaldı ki
Birleşik Kelimeler: kala kala, geri kalmış
KATMAK
-
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak
Sirkeye su katmak.
-
Bir araya getirmek
Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış. - Halide Edip Adıvar
-
Birlikte göndermek
Kafileye muhafız katmak.
- Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak
KASKET (Kelime Kökeni: Fransızca casquette)
-
Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık
Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı. - Orhan Kemal
LATEKS (Kelime Kökeni: Fransızca latex)
- Bazı bitkilerin genellikle süt görünüşünde olan öz suyu
MAKTEL (Kelime Kökeni: Arapça maḳtel)
- Cinayet işlenen yer
MAKALE (Kelime Kökeni: Arapça maḳāle)
- Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete veya dergi yazısı
Birleşik Kelimeler: başmakale