MUHALEFET Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MUHALEFET harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli MUHALEFET kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MAHFE16, TUHAF16, FAHTE15, FETHA15, FELAH15, HALEF15, MUTAF13, MUFLA13, MEFUL13, MATUF13, ETFAL11, HAMUT11, MUHAT11, MUHAL11, MAHUT11, MATUH11, TELEF11, HELME10, HAMEL10, HAMLE10, LAHUT10, MEHLE10, MEHEL10, HALET9, ULEMA7, AMELE6, METAL6, TEMEL6, TELEM6

AMELE (Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)

[isim]

  • Gündelikle çalışan işçi

    Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi

METAL (Kelime Kökeni: Fransızca métal)

[isim]

[kimya]

  • Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde

[sıfat]

  • Bu maddeden yapılmış

    Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar. - Elif Şafak

  • Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı

Birleşik Kelimeler: metal bilimi, metal yatak, metal yorulması, alkali metaller

TEMEL (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü

    Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur

[sıfat]

[mecaz]

  • En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz

    Devletin temel kanununun adı Anayasa'dır. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler

    Temelde sıradan bir Fransız vodviline dayanırdı oynadıkları oyun. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • temel atmak
  • temel kakmak
  • temel tutmak

Birleşik Kelimeler: temel bilimler, temel cümle, temel çivisi, temel direği, temel direk, temel duruş, temel duvarı, temel eğitim, temel haklar, temel harf, temel kazısı, temel öğretim, temel önerme, temel sayılar, temel taşı, temel tümce

TELEM (Kelime Kökeni: Fransızca téléimprimeur sözünün kısaltılmış biçimi)

[isim]

  • Bir metnin doğrudan doğruya gönderilmesini ve alıcı olarak basımevi harfleriyle yazılmasını sağlayan araç

ULEMA (Kelime Kökeni: Arapça ʿulemā)

[isim]

[eskimiş]

  • Bilginler

[din bilgisi]

  • Sarıklı din bilginleri

    Bursa uleması bütün memleketçe tanınır ve sevilirdi. - Tarık Buğra

HÂLET (Kelime Kökeni: Arapça ḥālet)

[isim]

[eskimiş]

  • Durum

    Huşu içinde, başları önlerine eğik olarak oturmaları hep ölümden sonraki ve dirilişten evvelki hâlete işarettir. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: hâletinez, hâletiruhiye

HELME (Kelime Kökeni: Arapça helīme)

[isim]

  • Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
  • Bazı bitkilerin kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • helme dökmek
  • helme gibi

HAMEL (Kelime Kökeni: Arapça ḥamel)

[isim]

[gök bilimi]

  • Koç

HAMLE (Kelime Kökeni: Arapça ḥamle)

[isim]

  • İleri atılma, atılım, saldırış, savlet

    Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Satrançta ve damada taş sürme işi

[spor]

  • Atak (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hamle etmek (veya yapmak)

Birleşik Kelimeler: bir hamlede

LAHUT (Kelime Kökeni: Arapça lāhūt)

[sıfat]

  • Kutsal

    Dünya senin bu lahut avazeni duymadıktan sonra kimin sesini dinler, kime kulak asar? - Samiha Ayverdi

[isim]

[eskimiş]

[din bilgisi]

  • Tanrı âlemi

MEHLE

[isim]

[halk ağzında]

  • Kasaplık hayvanların omuz başından çıkan külbastılık veya pastırmalık yumuşak et

ETFAL (Kelime Kökeni: Arapça eṭfāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Çocuklar

HAMUT

[isim]

  • Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember

MUHAT (Kelime Kökeni: Arapça muḥāṭ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
  • Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk

MUHAL (Kelime Kökeni: Arapça muḥāl)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız

    Gizli düşmanların elinden memleketi kurtarmak muhal bulunuyordu. - Samiha Ayverdi

Birleşik Kelimeler: farzımuhal