MUASIRLAŞTIRMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MUASIRLAŞTIRMAK harflerini içeren 5 harfli 220 kelime bulunuyor. 5 harfli MUASIRLAŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

IŞIMA11, KISIŞ11, AŞIRI10, AŞILI10, IŞTIR10, KIŞIR10, KUMAŞ10, KAMIŞ10, KILIŞ10, MUŞTA10, MAŞUK10, SUTAŞ10, SARIŞ10, SATIŞ10, TAŞIM10, TAŞSI10, ARTIŞ9, AŞAMA9, AŞLIK9, AŞMAK9, ALKIŞ9, ALMAŞ9, AKŞAM9, KIŞLA9, KISIM9, KARIŞ9, KAŞLI9, KARŞI9, KALIŞ9, MISIR9, MUSIR9, MASUM9, SIRIM9, SIKIM9, SALAŞ9, ŞIRAK9, ŞUARA9, ŞAMAR9, ŞAKUL9, ŞARKI9, ŞATIR9, TIRAŞ9, TAŞLI9, TAŞIL9, TAŞMA9, ASILI8, ASTIM8, ALMUS8, AKTAŞ8, ISLIK8, ILIMA8, KISIT8, KISMA8, KUSMA8, KISIR8, KAMUS8, KAŞAR8, KASIM8, KIRIM8, KIMIL8, MISRA8, MUSKA8, MAMUT8, MAMUR8, MAMUL8, MALUM8, MAKUS8, MASTI8, SITMA8, SIRMA8, SIRLI8, SIRIK8, SIMAK8, SIKMA8, SIKIT8, SUMAK8, SAMUT8, SAMUR8, SARIM8, SATIM8, ŞALAK8, TIKIM8, TIRIS8, TAŞAK8, TASIM8, TARAŞ8, TALAŞ8, TAŞRA8, UMMAK8, ARMUT7, ARTIM7, ASMAK7, ASLIK7, ATMIK7, ASKLI7, ATILI7, ALKIM7, AKSAM7, ISTAR7, ISRAR7, ISLAK7, ISKAT7, IRMAK7, IRAMA7, KITIR7, KURAM7, KURMA7, KUMAR7, KUMLA7, KATIM7, KASMA7, KASIR7, KASIT7, KASLI7, KALIM7, KIRMA7, KILIR7, KILMA7, LIKIR7, MIRRA7, MURAT7, MAMAK7, MARTI7, MAKUL7, MAKTU7, MAKAS7, MAKAM7, MARUL7, MASAT7, MASAL7, RAKIM7, RASIT7, SIRAT7, SURAT7, SULTA7, SULAK7, SALUR7, SALMA7, SALIK7, SARMA7, SARIK7, SALAM7, SAKLI7, SAKIT7, SATMA7, SATIR7, TIRIL7, TIRIK7, TIMAR7, TIKMA7, TIKIR7, TAMAM7, TASMA7, TARIM7, TAKIM7, UTMAK7, ULAMA7, ARKIT6, ARTMA6, ARTIK6, ARAMA6, ASKAT6, ASTAR6, ATMAK6, ATLAS6, ATAMA6, ALMAK6, ALTIK6, ALARM6, ITLAK6, ILTAR6, KITAL6, KURAL6, KARLI6, KATLI6, KATMA6, KATIR6, KARST6, KARMA6, KALAS6, KALIT6, KALMA6, KIRAT6, LASTA6, MARKA6, MARAL6, MALAK6, MAKTA6, MAKAT6, MATLA6, RAMAK6, RAKAM6, RASAT6, SKALA6, SALTA6, SALAT6, SARAT6, SARAK6, SALAK6, SAKAT6, SAKAR6, SAKAL6, TIRAK6, TASAR6, TALAS6, TAKSA6, TAKMA6, TAKAS6, UKALA6, ARAKA5, AKALA5, ALAKA5, AKTAR5, KARAT5, KARAR5, KATAR5, TARAK5, TARLA5, TALAK5, TAKLA5

ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • İri taneli bezelye

AKALA

[isim]

  • Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir tür pamuk

ALAKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāḳa)

[isim]

  • İlgi

    Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil. - Nazım Hikmet

  • Gönül bağı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alaka (veya alakasını) çekmek (veya toplamak veya uyandırmak)
  • alaka duymak
  • alakayı (veya alakasını) kesmek

Birleşik Kelimeler: kelalaka

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası

TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması

Birleşik Kelimeler: talakıselase

TAKLA

[isim]

  • Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
  • Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
  • Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takla atmak
  • takla attırmak

Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla

ARKIT

[isim]

[halk ağzında]

  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTMA

[isim]

  • Artmak işi

    Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu. - Metin And

ARTIK

[sıfat]

  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan

[isim]

  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

  • Daha çok, daha fazla

[zarf]

  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı

ARAMA

[isim]

  • Aramak işi, taharri

    Ankara'ya döner dönmez iş aramayı düşünüyordum. - Adalet Ağaoğlu

[hukuk]

  • Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arama yapmak

Birleşik Kelimeler: arama bülteni, arama emri, arama izni, arama kararı, arama motoru, arama ruhsatı, arama tarama, mayın arama tarama gemisi

ASKAT

[isim]

[matematik]

  • Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri

    Metrenin askatları desimetre, santimetre ve milimetredir.