MİKROPSUZ ile Oluşan Kelimeler (MİKROPSUZ Kelime Türetme)
MİKROPSUZ harflerinden oluşan 98 kelime bulunuyor. MİKROPSUZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Mikropsuz kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
9 Harfli Kelimeler
MİKROPSUZ20
6 Harfli Kelimeler
PSİKOZ15, KORPUS13, PORSUK13, KUMPİR12, MİKROP12, MUKRİZ11, KROMSU10, SORMUK10
5 Harfli Kelimeler
KOPUZ14, MUZİP14, İMROZ10, MİKOZ10, SİROZ10, SOKUM9, SORUM9, MURİS8, MORUK8, SİRMO8, SOKUR8, MİKRO7
4 Harfli Kelimeler
OPUS11, PRİZ11, OMUZ10, PURO10, SPOR10, PRİM9, PİKO9, RUPİ9, KRİZ7, MİSO7, MORS7, OMUR7, SOKU7, SORU7, KORU6, KOMİ6,
Tümünü Gör
3 Harfli Kelimeler
POZ11, PUS9, POS9, SUP9, KUP8, MUZ8, PİS8, PİM8, ROP8, UZO8, ZOM8, ZUM8, KİP7, KOZ7, KUZ7, PİR7, PİK7, RUZ7, SİZ7, ZOR7
Tümünü Gör
2 Harfli Kelimeler
İP6, UZ6, İZ5, OM4, SU4, US4, İM3, İS3, Mİ3, OK3, Sİ3, UR3, Kİ2
Kİ (Kelime Kökeni: Farsça ki)
- Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz
-
Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz
Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz?
- `Öyle, o kadar, o denli` vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz
-
İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz
Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var.
-
İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz
Ama o bir şey yapmamıştı ki onun hiç kabahati yoktu. - Osman Cemal Kaygılı
-
Yakınma, kınama vb. duyguları anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz
O beni sevmez ki! Sana güvenilmez ki!
-
Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz
Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? Acaba ceza verirler mi ki?
- Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi
Birleşik Kelimeler: hâlbuki, vakta ki, kaldı ki
İM
- İşaret
- Alamet
Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi
İS
-
Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke
Uzandı, is çıkarmaya başlayan fitili kesti. - Memduh Şevket Esendal
- Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler
- Sürme (II)
Ata Sözleri ve Deyimler
- ise tutmak
- isin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar
Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)
- Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti
OK
- Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret
-
At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç
Dörtnala koşan bir yük arabasının oku böğrüme çarptı. - Ömer Seyfettin
- Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası
Ata Sözleri ve Deyimler
- ok atmak
- ok gibi (yerinden) fırlamak
- ok yaydan (veya yayından) çıkmak
Birleşik Kelimeler: ok meydanı, ok yılanı, suoku
Sİ (Kelime Kökeni: İtalyanca si)
- Gam dizisinde la ile do arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
- Silisyum elementinin simgesi
UR
-
Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon
Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar
Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru
OM
- Kemiklerin toparlak ucu
- Elektrikte iletkenin direnç birimi
SU
- Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab
-
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu
Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay
-
Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı
Portakal suyu. Domates suyu.
-
Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı
Çiçek suyu. Gül suyu.
-
Yemeğin sıvı bölümü
Belki de iki bardak turşu suyu içecek. - Sait Faik Abasıyanık
-
Kez
Meyveleri iki su yıka.
-
Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- su almak
- su basmak
- su çekmek
- sudan çıkmış balığa dönmek
- sudan geçirmek
- suda pişmiş
- su dökmek
- su dökünmek
- su etmek
- su gelmek
- su gibi
- su gibi akmak
- su gibi aziz ol!
- su gibi bilmek (veya okumak)
- su gibi ezberlemek
- su gibi gitmek
- su gibi olmak
- su gibi terlemek
- su görmemiş
- su götürür yeri olmamak
- su içinde
- su içinde kalmak
- su iktiza etmek
- su kaçırmak
- su kapmak
- su katılmamış
- su kesmek
- su koyuvermek
- su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
- sular kararmak
- sular seller gibi
- su sabun görmemek
- su uyur, düşman uyumaz
- su vermek
- suya düşmek
- suya göstermek
- suya götürüp susuz getirmek
- su yapmak
- suya sabuna dokunmamak
- suya salmak
- suyu baştan (veya başından) kesmek
- suyu çıkmak
- suyu getiren de bir, testiyi kıran da
- suyu görünce teyemmüm bozulur
- suyu ısınmak (veya kaynamak)
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- suyu mu çıktı?
- suyuna gitmek
- suyun akıntısına gitmek
- suyuna tirit
- suyun başı
- suyunca gitmek
- suyu nereden geliyor?
- suyunu almak
- suyunu çekmek
- suyunun suyu
- suyu seli kalmamak
- su yürümek
- su yüzü görmemiş
- su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
- su yüzüne çıkmak
Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları
- Sutaş
US
-
Akıl
Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- usuna getirmek
Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma
İZ
-
Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
Cinayet izleri.
-
Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
O çağ uygarlığından iz kalmadı.
- Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit
Ata Sözleri ve Deyimler
- iz bırakmak
- izi belirsiz olmak
- izinden yürümek
- izine basmak
- izine dönmek
- izine düşmek
- izine uymak
- izini düşürmek
- izini kaybetmek
- izi silinmek
- iz sürmek
Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi
KORU
-
Bakımlı küçük orman
Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ. - Refik Halit Karay
KOMİ (Kelime Kökeni: Fransızca commis)
- Otel, pansiyon vb. yerlerde çalışan hizmetli
- Lokantalarda garson yardımcısı
KURS (Kelime Kökeni: Arapça ḳurṣ)
- Ağırşak
- Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek
-
Resmî ve özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranış kazandırmak amacıyla düzenlenen derslere dayanan ve belli bir süresi olan eğitim etkinliği
Lisan kursunu filan pek alıp sattığı yokmuş. - Haldun Taner
Birleşik Kelimeler: biçki dikiş kursu, sürücü kursu
KROM (Kelime Kökeni: Fransızca chrome)
- Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C'de eriyen, ısıya dayanıklı, havada oksitlenmeyen bir element (simgesi Cr)
-
Bu elementten yapılmış
Krom kaplama.