MİDİBÜSÇÜ ile Oluşan Kelimeler (MİDİBÜSÇÜ Kelime Türetme)

MİDİBÜSÇÜ harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. MİDİBÜSÇÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Midibüsçü kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

MİDİBÜSÇÜ22

7 Harfli Kelimeler

MİDİBÜS15

5 Harfli Kelimeler

BİÇİM11

4 Harfli Kelimeler

İÇİM8, DİMİ7, İMDİ7, İBİS7, MİDİ7, İSİM6

3 Harfli Kelimeler

ÇİS7, ÇİM7, BİS6, MİS5, SİM5

2 Harfli Kelimeler

ÜÇ7, İÇ5, ÜS5, İM3, İS3, Mİ3, Sİ3

İM

[isim]

  • İşaret
  • Alamet

Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi

İS

[isim]

  • Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke

    Uzandı, is çıkarmaya başlayan fitili kesti. - Memduh Şevket Esendal

  • Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler

[halk ağzında]

  • Sürme (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ise tutmak
  • isin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar

Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti

Sİ (Kelime Kökeni: İtalyanca si)

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde la ile do arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

[kimya]

  • Silisyum elementinin simgesi

MİS (Kelime Kökeni: Arapça misk)

[isim]

  • Güzel

    Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mis gibi

Birleşik Kelimeler: mis sabunu, mis üzümü

[isim]

  • Evlenmemiş kadın

SİM (Kelime Kökeni: Farsça sīm)

[isim]

[eskimiş]

  • Gümüş
  • Genellikle işlemelerde kullanılan, gümüş görünüşünde ve parlaklığında olan iplik vb

[sıfat]

  • Gümüş gibi parlayan

[isim]

[halk ağzında]

  • İşaret

İÇ

[isim]

  • Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı

    Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. - Çetin Altan

  • Oyuk şeylerin boşluğu
  • Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta

    Tahtanın içi çürümüş.

  • Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
  • Ten ile dış giysiler arası

    Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum. - Erhan Bener

  • Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm

    Ekmek içi. Ceviz içi.

  • Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
  • Mide, bağırsak, karın

    İçi bulanmak. İçi sürmek.

  • Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri

    İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan

    Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler.

  • Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım

[sıfat]

  • Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan

    İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı. - Peyami Safa

[sıfat]

  • İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan

    İç dünyamız.

[mecaz]

  • Muhteva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iç (veya içini) dökmek
  • iç açmak
  • iç bağlamak
  • iç çekmek
  • iç etmek
  • iç geçirmek
  • iç gıcıklamak
  • içi açılmak
  • içi alaylı, dışı kalaylı
  • içi almamak
  • içi bayılmak
  • içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
  • içi boşalmak
  • içi bulanmak
  • içi burkulmak
  • içi cız etmek
  • içi çekmek
  • içi daralmak
  • içi dayanmamak
  • içi dışı bir (olmak)
  • içi dışına çıkmak
  • içi erimek
  • içi ezilmek
  • içi ezim ezim ezilmek
  • içi geçmek
  • içi gitmek
  • içi götürmemek
  • içi hop etmek
  • içi ısınmak
  • içi içine geçmek
  • içi içine sığmamak
  • içi içini yemek
  • içi kabul etmemek
  • içi kağşamak
  • içi kalkmak (veya kabarmak)
  • içi kan ağlamak
  • içi kapanmak
  • içi kararmak
  • içi kazınmak (veya kıyılmak)
  • içinde duymak
  • içinde kaybolmak
  • içinden bir şeyler kopmak
  • içinden çıkmak
  • içinden geçirmek
  • içinden geçmek
  • içinden gelmek
  • içinden gülmek
  • içinden kan gitmek
  • içinden konuşmak
  • içinden okumak
  • içinden olmak
  • içinden yanmak
  • içinde yüzmek
  • içine almak
  • içine ateş atmak
  • içine ateş düşmek
  • içine atmak
  • içine baygınlıklar çökmek
  • içine çekilmek (veya kapanmak)
  • içine çekmek
  • içine daralma gelmek
  • içine dert olmak
  • içine doğmak
  • içine dokunmak
  • içine etmek (veya sıçmak)
  • içine fenalık gelmek (veya basmak)
  • içine hüzün çökmek
  • içine işlemek
  • içine kurt düşmek
  • içine kuşku çökmek
  • içine oturmak
  • içine sinmek
  • içine sokacağı gelmek
  • içine su serpilmek
  • içine tükürmek
  • içini açmak
  • içini bayıltmak (veya kıymak)
  • içini boşaltmak
  • içini burkmak
  • içini çekmek
  • içini çürütmek
  • içini dondurmak
  • içini ezmek
  • içini ısıtmak
  • içini karartmak
  • içini kemirmek
  • içini kurt yemek (veya kemirmek)
  • içinin ateşi küllenmek
  • içinin yağı erimek
  • içini okumak
  • içini parçalamak (veya parça parça etmek)
  • içini sarmak
  • içini sıkmak
  • içini sızlatmak
  • içini yakmak
  • içini yemek
  • içi paralanmak (veya parçalanmak)
  • içi rahat etmek
  • içi sıkılmak
  • içi sızlamak
  • içi sürmek
  • içi titremek
  • içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek
  • içi yağ bağlamak
  • içi yanmak
  • iç tutmak

Birleşik Kelimeler: iç acısı, iç ağ, iç ağa, iç asalak, iç bakla, iç barış, iç başkalaşım, iç bellek, iç borç, iç borçlanma, iç bölge, iç bulantısı, iç burukluğu, içbükey, iç cep, iç cümle, iç çamaşırı, iç çokgen, iç denetçi, iç denetim, içdenetir, iç denge, iç deniz, iç deri, iç donu, iç dünya, iç ek, iç etek, iç evlilik, iç gezegen, iç göbek, iç göç, içgöreç, içgörü, iç görüm, içgösterir, içgüdü, iç güveyi, iç güveyisi, iç harp, iç hastalıkları, iç hat, iç ısı, iç ısıtıcı, iç içe, iç işleri, iç itim, iç itmek, iç kafiye, iç kapak, iç kavuz, iç kulak, iç kuyu, iç lastik, iç merkez, iç mimar, iç mimari, iç odun, iç oğlanı, iç pazar, iç pilav, iç plazma, iç politika, iç saha, iç salgı, iç savaş, iç ses, iç spiker, iç su, iç sürme, içtepi, iç ters açı, iç turizm, iç tümce, iç türeme, iç tüzük, iç uyak, içyağı, iç yarıçap, içyüz, iç yüz, iç zar, içe bakış, içe dönük, içe kapanık, içe yöneliklik, içi boş, içi çıfıt çarşısı, içi dar, içi fesat, içi geniş, içi tez, için için, içler acısı, sağ iç, sol iç, avuç içi, badem içi, bakla içi, ceviz içi, çevrim içi, ders içi, fındık içi, fıstık içi, hafta içi, hizmet içi eğitim, kavuniçi, meslek içi eğitim, meyve içi, rahim içi araç, yurt içi

ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)

[isim]

[matematik]

  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[isim]

[eskimiş]

  • Kök, asıl, temel, esas
  • Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer

    Memleket sağlam bir hareket üssü hâlinde kalmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

[askerlik]

  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü

İSİM (Kelime Kökeni: Arapça ism)

[isim]

  • Ad (I)

[mecaz]

  • Kişi, insan

    Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza. - Yusuf Ziya Ortaç

[dil bilgisi]

  • Ad (I)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • isim koymak (veya takmak veya koymak)
  • isim yapmak
  • ismi (bile) olmamak
  • ismi çıkmak
  • ismi geçmek
  • ismi gibi bilmek
  • ismi lazım değil
  • ismini bağışlamak
  • ismini cismini almak
  • ismini cismini bilmemek
  • ismini vermek
  • ismi var cismi yok

Birleşik Kelimeler: isim babası, isim cümlesi, isim çekimi, isim durumu, isim gövdesi, isim hakkı, isim hâli, isim kökü, isim tabanı, isim tamlaması, isimden türeme isim, isimden türeme fiil, ismiyle müsemma, birleşik isim, cins isim, fiilden türeme isim, özel isim, somut isim, soyut isim, takma isim, türemiş isim, yalın isim, aile ismi, kod ismi, soy ismi, topluluk ismi

BİS (Kelime Kökeni: Fransızca bis)

[zarf]

  • İkinci kez

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bis yapmak

DİMİ (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş

İMDİ

[zarf]

[eskimiş]

  • Buna göre, şu hâlde, artık

    İmdi biz umutsuz da olsak, tarih yapacağını yapar dersek bunun sonu tembelliğe varır. - Melih Cevdet Anday

  • Şimdi

    Ona en büyük sırrını faş etmek, ona imdi yukarıda, kocasının yanı başında yemek yiyen Güzide'yi göstermek istemişti. - Nazım Hikmet

İBİS (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Leyleksilerden, Afrika ve Batı Asya'nın sulak yerlerinde yaşayan bir kuş, Mısır turnası (İbis aethiopica)

MİDİ (Kelime Kökeni: Fransızca midi)

[sıfat]

  • Orta

Birleşik Kelimeler: midi etek

ÇİS

[isim]

  • Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir tür şekerli öz su

    Çis, hekimlikte müshil olarak kullanılır.