[nesnesiz]

• Eritme işi yapılmak

  Kesilen koyunların kuyruk yağları eritilerek pilava boca edildi. - İhsan Oktay Anar

[sıfat]

• Kiremidi olan

[sıfat]

• Erişte yapmaya yarayan

  Eriştelik un.

[isim]

[coğrafya]

• Kıyılarda deniz yosunlarının hareketi engelleyecek biçimde çok olduğu yer

[isim]

• Yitirilmek işi

[-i]

• Kirini çıkarmak için çamaşırın iki yanını birbirine sürtmek

  Gel beni çitile, bana vur tokaç. - Behçet Kemal Çağlar

[-e]

• Erişme işi yapılmak, ulaşılmak, yetişilmek

  Şiirlerinin birkaçı erişilmez derecede güzel belki de şair olmaya özenmediği için eşsiz incilerdir. - Ahmet Kabaklı

[isim]

• Birbirini karşılıklı olarak etkileme işi

[isim]

• Ekşitilmek işi

[isim]

• Eleştirme işi

[nesnesiz]

• İri bir duruma gelmek

  Zaten uzun boylu, iri kemikli olan Meryem, her geçen gün biraz daha kilo alıp irileşirken Musa yanlış programda yıkanmış el örgüsü kazak gibi çekivermişti. - Elif Şafak

[isim]

• İtiştirmek işi

[nesnesiz]

• Duyulmak

  Karanlıkta öteden beriden camların açıldığı duyuluyor, fısıltılar işitiliyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim]

• İşittirmek işi

  Bakla kırı sakalını titrete titrete malını öven bakırcıya, ne dediğini işittirmeye çalışmaktadır. - Attila İlhan

[nesnesiz]

• İçmesi sağlanmak

[nesnesiz]

• Haberleşmek