MERDİVENKOVASI Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

MERDİVENKOVASI harflerini içeren 3 harfli 93 kelime bulunuyor. 3 harfli MERDİVENKOVASI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DAV11, DEV11, KOV10, OVA10, SAV10, VIN10, KAV9, NEV9, VAN9, VAR9, MOD7, DON6, DOK6, DAM6, DEM6, KOD6, NOD6, ODA6, SOM6, ASI5, ADİ5, DİN5, DAR5, DEK5, DİK5, EDİ5, EDE5, EDA5, İDE5, KOM5, MOR5, MİS5, MAS5, NOM5, OMA5, ONS5, ROM5, SİM5, SON5, SIR5, SIK5, SAM5, SEM5, ANI4, ARI4, ASİ4, ASK4, AKI4, AKS4, EKO4, IRA4, IRK4, İSA4, İRS4, İMA4, KOR4, KİM4, KAM4, KAS4, KEM4, KIR4, KIN4, KES4, MİR4, MEN4, MAİ4, NİM4, NEM4, NAS4, NAM4, ONA4, ORA4, RAM4, SİK4, SİN4, SKİ4, SAK4, SAN4, SEK4, SEN4, SER4, ANİ3, ARİ3, ARK3, ERK3, EKE3, İKA3, KİR3, KİN3, KAN3, KAR3, KER3, NAR3

ANİ (Kelime Kökeni: Arapça ānī)

[sıfat]

  • Ansızın yapılan

    Ani bir hareketle Çakır'ın omzunu kavradı, öne itti, sonra aynı kuvvetle geri çekip bastırdı, - Tarık Buğra

  • Ansızın ortaya çıkan

    Birkaç ay devam eden bu ani hastalık alınan birçok tıbbi tedbirlere rağmen gittikçe ziyadeleşiyordu. - Asaf Halet Çelebi

[zarf]

  • Ansızın, birdenbire

    Öyle ani ve haşin çıkmıştı ki bu soru, karşıdaki boş bulunup ismini söyledi. - Elif Şafak

ARİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿārī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Çıplak
  • Arınmış, soyutlanmış

    Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

  • İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen halk veya bu halktan olan kimse

Birleşik Kelimeler: Ari dil

ARK

[isim]

  • İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, arık, dren, karık

    Konduların ortasına ark yapıp göllenen suları dışarı akıttılar. - Lâtife Tekin

ERK

[isim]

  • Bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar

[mecaz]

  • Sözü geçerlik, istediğini yaptırabilme gücü, nüfuz

[toplum bilimi]

  • Bir bireyin, bir toplumun, başka birey, küme veya toplumları egemenliği, baskısı ve denetimi altına alma, hürriyetlerine karışma ve onları belli biçimlerde davranmaya zorlama yetkisi veya yeteneği

Birleşik Kelimeler: anaerki, ataerki, bey erki, din erki, el erki, soylu erki, takım erki, varsıl erki, yargı erki, zengin erki

EKE

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Büyük, yetişkin, yaşlı, kart

[isim]

[mecaz]

  • Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk

KİR

[isim]

  • Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik, pasak

    Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Utanılacak durum, leke, şaibe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kir götürmek
  • kir götürmek
  • kiri kabarmak
  • kir tutmak

Birleşik Kelimeler: kir pas, el kiri, etek kiri, yüz kiri

KİN (Kelime Kökeni: Farsça kīn)

[isim]

  • Birine karşı duyulan öç alma isteği, garaz

    Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kin bağlamak
  • kin beslemek (veya tutmak)
  • kin duymak
  • kin gütmek

Birleşik Kelimeler: deve kini

KAN

[isim]

  • Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı

    Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Soy

    O da benim kanımdan.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak)
  • kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak)
  • kan ağlamak
  • kan akıtmak
  • kan akmak
  • kan alacak damarı bilmek
  • kan almak
  • kana susamak
  • kan beynine sıçramak (veya çıkmak)
  • kan boğmak
  • kan çanağı gibi
  • kan çekmek
  • kan çıkmak
  • kan dere gibi akmak
  • kan dökmek
  • kan gelmek
  • kan gitmek
  • kan gövdeyi götürmek
  • kan gütmek
  • kanı donmak (veya çekilmek)
  • kanı ısınmak
  • kanı içine akmak
  • kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar
  • kanı kaynamak
  • kanı kaynamak
  • kanı kurumak
  • kanına dokunmak
  • kanına ekmek doğramak
  • kanına girmek
  • kanına işlemek
  • kanına susamak
  • kanını emmek
  • kanını içine akıtmak
  • kanını kaynatmak
  • kanını kurutmak
  • kanını yerde koymak
  • kanı sulanmak
  • kanı temizlenmek
  • kanıyla ödemek
  • kan istemek
  • kan kaybetmek
  • kan kusturmak
  • kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
  • kan olmak
  • kan olmak
  • kan oturmak
  • kan revan içinde
  • kan revan içinde kalmak
  • kan tere batmak
  • kan ter içinde
  • kan ter içinde kalmak
  • kan tutmak
  • kan vermek
  • kan yürümek

Birleşik Kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı

KAR

[isim]

  • Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı

    Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karda yürüyüp (veya gezip) izini belli etmemek
  • kar gibi
  • kar kuytuda, para pintide eğleşir
  • kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz
  • kar susuzluk kandırmaz

Birleşik Kelimeler: kar baykuşu, kar beyaz, kar çiçeği, kardelen, kar dikeni, kar fırtınası, kar helvası, kar ispinozu, kar kuşu, kar kuyusu, kar sapanı, kartopu, kar topu, karyağdı, kar yükü, kardan adam, buzul kar, kristal kar, sulu kar

[isim]

  • Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı
  • İş

[mecaz]

  • Yarar, fayda

    Bundan benim hiçbir kârım yok.

[ekonomi]

  • Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay

[ticaret]

  • Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâr bırakmak
  • kâr etmek
  • kâr etmemek
  • kâr getirmek
  • kârını tamam etmek
  • kârı olmamak
  • kâr koymak
  • kâr zararın kardeşidir (veya ortağıdır)

Birleşik Kelimeler: kâr haddi, kâr marjı, kâr merkezi, kâr payı, kâr paylaşımı, her hâlükârda, akıl kârı

KER (Kelime Kökeni: Farsça ker)

[isim]

[eskimiş]

  • Kuvvet, kudret

Birleşik Kelimeler: kerli ferli

NAR (Kelime Kökeni: Farsça nār, enār)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum)
  • Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler bulunduran yuvarlak yemişi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nar gibi

Birleşik Kelimeler: narçiçeği, nar şerbeti, kudret narı

[isim]

[eskimiş]

  • Ateş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nârına (veya nâra) yanmak

Birleşik Kelimeler: nârıbeyza

ANI

[isim]

  • Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra

    Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının, önemli anılarının mekânıdır. - Ayla Kutlu

[edebiyat]

  • Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra

    Halit Ziya Uşaklıgil'in anılarını topladığı 'Kırk Yıl'ın son ciltleri şiire başladığım yıllarda çıkıyordu. - Necati Cumalı

ARI

[sıfat]

  • Temiz
  • Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf(II), halis, öz(II)
  • Günahsız

Birleşik Kelimeler: arı duru, arı kil, arı sili, eteği arı

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arı bal alacak çiçeği bilir
  • arı bey olan kovana üşer
  • arı gibi
  • arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
  • arı gibi sokmak
  • arı kızdıranı sokar
  • arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek
  • arı söğüdü, akıllı öğüdü sever

Birleşik Kelimeler: arı beyi, arı biti, arı dalağı, Arıkovanı, arı kovanı, arı kuşu, arı sütü, ana arı, ağaç arısı, bal arısı, eşek arısı, yaban arısı, yaprak arısı

ASİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿāṣī)

[sıfat]

  • Başkaldırıcı

    Padişah içeriye geçince asilerin bir an önceki sersemliği geçti. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Dikbaşlı

    Asi evlat.

ASK (Kelime Kökeni: Fransızca asque)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Asklı mantarlara özgü üreme organı