MERASİMSİZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MERASİMSİZ harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli MERASİMSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SEMİZ10, ZİMMİ10, ZAMME10, ERSİZ9, EMRAZ9, İZMİR9, MİRZA9, MEZRA9, MEZAR9, MARİZ9, REMİZ9, ZAMİR9, AZERİ8, MİSİS8, ZİRAİ8, ESASİ7, İMAME7, MİMAR7, MİRİM7, MİRAS7, MESAİ7, MERSİ7, MERMİ7, MERAM7, RESMİ7, RESİM7, SERİM7, SEMAİ7

ESASİ (Kelime Kökeni: Arapça esāsī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Asal

İMAME (Kelime Kökeni: Arapça ʿimāme)

[isim]

  • Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça

MİMAR (Kelime Kökeni: Arapça miʿmār)

[isim]

  • Yapıların planını hazırlayıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse

    Binanın mimarını da bulsanız bu sualinize cevap vermez. - Halit Fahri Ozansoy

Birleşik Kelimeler: mimarbaşı, iç mimar

MİRİM

  • `beyim, aziz dostum, arkadaşım` anlamlarında bir seslenme sözü

MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)

[isim]

[hukuk]

  • Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke

[mecaz]

  • Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik

[mecaz]

  • Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey

    Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirasa konmak
  • miras helal, hele al demişler
  • miras yemek

Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası

MESAİ (Kelime Kökeni: Arapça mesāʿī)

[isim]

  • Çalışma, emek

    İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin. - Osman Aysu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesai yapmak
  • mesaiye kalmak

Birleşik Kelimeler: mesai saati, tam mesai, teşrikimesai, yarım mesai

MERMİ (Kelime Kökeni: Arapça mermī)

[isim]

  • Ateşli silahlarla atılan patlayıcı ve delici madde, kurşun

    Tarlalara gömülmüş büyük gemi mermilerini, yattıkları yerlerden çıkararak tetkik ettik - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Birleşik Kelimeler: mermi çekirdeği, izli mermi, yorgun mermi, top mermisi

MERAM (Kelime Kökeni: Arapça merām)

[isim]

  • İstek

    Benim meramım sana yalnız bir şey sormak. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meram (veya meramını) anlatmak
  • meram etmek
  • meramın elinden bir şey kurtulmaz

[isim]

  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)

[sıfat]

  • Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı

    Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel

    Resmî muamele. Resmî müracaat.

[mecaz]

  • Samimi olmayan, teklifli, ciddi

    Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî

RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)

[isim]

  • Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri

    Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra

  • Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat

    Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı. - Orhan Seyfi Orhon

  • Fotoğraf

    Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı. - Aka Gündüz

[hukuk]

  • Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

    Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Tören
  • Açık gösterge, kesin sonuç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • resim almak
  • resim çekmek (veya çıkarmak)
  • resim gibi

Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi

SERİM

[isim]

  • Serme işi

[edebiyat]

  • Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm

SEMAİ (Kelime Kökeni: Arapça semāʿī)

[isim]

[eskimiş]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri

[edebiyat]

  • Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü

[sıfat]

  • Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz)

Birleşik Kelimeler: semai kahvesi, sengin semai, yürük semai, saz semaisi

AZERİ (Kelime Kökeni: Farsça āẕer + Arapça -ī)

[isim]

  • Azerbaycan Türkü

MİSİS (Kelime Kökeni: İngilizce mistress)

[isim]

  • Evlenmiş kadın

ZİRAİ (Kelime Kökeni: Arapça zirāʿī)

[sıfat]

  • Tarımsal

Birleşik Kelimeler: zirai işletme