MEFRUŞATÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

MEFRUŞATÇI harflerini içeren 5 harfli 33 kelime bulunuyor. 5 harfli MEFRUŞATÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Mefruşatçı ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Mefruşatçı olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

FIRÇA15, EŞRAF14, MUTAF13, MARUF13, MATUF13, ÇARŞI12, ÇAŞIT12, ÇATIŞ12, FERMA12, TURFA12, TAŞÇI12, ETRAF11, EFRAT11, ÇUMRA10, ÇAMUR10, MEŞRU10, MUŞTA10, TAŞIM10, UÇARI10, ARTIŞ9, ARTÇI9, AŞURE9, MAŞER9, ŞATIR9, TIRAŞ9, TURAÇ9, ARMUT7, ARTIM7, MURAT7, MUARE7, MARTI7, TIMAR7, TARIM7

ARMUT (Kelime Kökeni: Farsça emrūd)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)

[bitki bilimi]

  • Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi

    Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

[argo]

  • Çok bön, çok aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • armudun iyisini (dağda) ayılar yer
  • armudun önü, kirazın sonu
  • armudun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek
  • armudu soy ye, elmayı say ye
  • armut dalının dibine düşer
  • armut gibi
  • armut piş ağzıma düş!

Birleşik Kelimeler: armut hoşafı, armut kabağı, armut kompostosu, armut kurusu, armut top, akça armudu, Amerikan armudu, bey armudu, çakal armudu, dağ armudu, deveci armudu, Hint armudu, Japon armudu, yaban armudu

ARTIM

[isim]

[halk ağzında]

  • Artış

MURAT (Kelime Kökeni: Arapça murād)

[isim]

  • İstek, dilek
  • Amaç, erek, gaye

    Günlerdir gelip bizimle sohbet ediyorsun. Muradın nedir? - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • murada (veya muradına) ermek
  • muradı gözünde kalmak
  • murat almak
  • murat etmek

MUARE (Kelime Kökeni: Fransızca moiré)

[isim]

  • Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir kumaş türü, kareli kumaş

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

MARTI (Kelime Kökeni: İtalyanca martin)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Martıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı (Larus)

    Martıların ve askerlerin oranın en sadık nöbetçileri olduğunu her geçişimde gördüm. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: küçük martı

TIMAR (Kelime Kökeni: Farsça tīmār)

[isim]

  • Binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme

    Tımar tam bir saat sürüyor, yarım saat hayvanın bir tarafı, yarım saat öbür yanı. - Haldun Taner

  • Ağaç bakımı

    Merkeplere atladılar, şeftali bahçelerinden geçtikten sonra tımar görmemiş sık, gür bir ayvalığa daldılar. - Refik Halit Karay

  • Yara bakımı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tımar etmek

Birleşik Kelimeler: tımarhane, deve tımarı

[isim]

[tarih]

  • Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık geliri 3.000-20.000 akçe olan toprak

TARIM

[isim]

  • Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat, kültür

Birleşik Kelimeler: tarım coğrafyası, ekolojik tarım, kuru tarım, organik tarım, sulu tarım

ARTIŞ

[isim]

  • Artma işi, artım

    Bu artış nicelik bakımından olduğu kadar nitelikte de görüldü. - Metin And

ARTÇI

[isim]

  • Geçmiş bir sanat veya edebiyat çığırını sürdüren sanatçı veya hareket

[askerlik]

  • Yürüyüş durumunda bulunan bir askerî birliğin güvenliğini sağlamak için arkadan gelmek üzere bırakılan kıta, dümdar, öncü karşıtı

[sıfat]

  • Arkadan gelen, sonra olan, öncü karşıtı

Birleşik Kelimeler: artçı deprem, artçı sarsıntı, artçı şok

AŞURE (Kelime Kökeni: Arapça ʿāşūrā)

[isim]

  • Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tatlı türü, alaca aş

    Aşure yiyen İhsan, Orhan'ı görünce kâseyi ve kaşığı birdenbire elinden bıraktı. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşure yemeye giden kaşığını taşır

Birleşik Kelimeler: aşure ayı, aşure günü

MAŞER (Kelime Kökeni: Arapça maʿşer)

[isim]

[eskimiş]

[toplum bilimi]

  • İnsan topluluğu, toplum

ŞATIR (Kelime Kökeni: Arapça şāṭir)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Neşeli, keyifli, şen

[isim]

[tarih]

  • Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler

Birleşik Kelimeler: şen şatır

TIRAŞ (Kelime Kökeni: Farsça terāş)

[isim]

  • Saç veya sakalı kesme işi, yülüme

    Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu. - Memduh Şevket Esendal

  • Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme

    Asker tıraşı.

  • Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal

    Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu.

  • Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belli bir biçim vermek için yontma

[argo]

  • Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz

    Bırak tıraşı, doğru konuş!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tıraşa tutmak
  • tıraş etmek
  • tıraşı gelmek (veya uzamak)
  • tıraş olmak

Birleşik Kelimeler: tıraş bıçağı, tıraş fırçası, tıraş köpüğü, tıraş kremi, tıraş losyonu, tıraş makinesi, tıraş sabunu, tıraş tası, dikine tıraş, elmastıraş, heykeltıraş, kalemtıraş

TURAÇ (Kelime Kökeni: Arapça durrāc)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sülüngillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, soyu azalmış bir tür kuş (Tetrao francolinus)

    İyi bir avcı olur da turaç vurursan bana da turaç getir. - Yaşar Kemal

ÇUMRA

[isim]

  • Konya iline bağlı ilçelerden biri